ATİNAYA SEFER. 2 (2007)

Bursa; 22.02.2007

ATİNAYA SEFER. 2 (2007)

 

2006 yılında yine THY’nin bir promosyonu ile Atina’ya gitmiş ve bu konuda bir yazı yazmıştım. 2007 yılında da THY’nin sevgililer gününde Avrupa’ya eşler (1) Euro kampanyasından yararlanalım dedik. Yine Atina’da karar kıldık ve 12-17 Şubat 2007 de bir Atina seyahati yaptık.

 

Atina’nın şehir olarak karşılaştırması:     

 

Kesinlikle sokak düzeni, temizlik gibi konularda Bursamız daha üstün. Bir çok Avrupa şehirlerinde olduğu gibi duvarlar acayip yazı ve çizimlerle kirlenmiş durumda. Bazı Atinalılar özellikle askeri dönemde böyle bir şey yoktu. Sizin ülkenizde de yoksa askerler mi hakim diyorlar. Hayır diye cevap veriyoruz.

 

Bu sene binalar biraz daha fazla yenilenmeye ve boyanmaya başlamış. Çinli işportacılar daha fazla dükkan sahibi olmuş ve Çinli işportacılar azalmış, Afrikalı zenci işportacılar çoğalmış. Fiyatlar artmış. Aşağı yukarı %10 artmış diyorum. Otel, gıda ve ulaşımda.

 

Gelelim bazı maceralara.

 

Bu seyahate çıkmadan önce de çizgi romanlarımı sattım ve seyahat masrafları buradan çıktı. Yanımda bilgisayarımı da götürdüm. Fakat kablosuz internet çok pahalı idi. Ancak Syntagma Meydanında ücretsizdi.

 

Yine bir akşam Kolonou caddesi civarında kablosuz internet ararken bir dükkana girdim. Çocuklar, galiba Türksün Türkçe konuşabilirsin dediler. Nereli olduklarını sordum. Iraklıyız dediler. Öyle ise Türkmensiniz dedim. Hayır Kürdüz dediler. Biraz şakalaştık güldük. Dükkandan çıktım. Yanda bir kalabalık. Yandaki dükkanın üzerinde kırmızı, sarı, yeşil renkler, malum posterler ve Kürdistani yazıyor. İyi yere düşmüşüm ha. Yalnız sıradan Yunanlılar bu olaylardan rahatsız.

 

Neyse o akşam geçti. Ertesi gün 15.Şubat Apo’nun yakalanma yıldönümü. Eşimle Athinas caddesinde yürüyoruz. Bir kalabalıkla karşılaştık. 250-300 kişi ellerinde malum bayrak ve posterler. Yürüyor ve bağırıyorlar. Ben biliyorsunuz çizgi roman da okuyan bir kişiyim. Türk anadan, Türk babadan Bulgaristan da doğan, anneannesi Çerkez olan bir Türkoğlu Türküm. Bu grubun yanında yürürken homurtularım yükselmeye başladı. Bir Türk cihana bedeldir biliyorsunuz. Tam hazırlandım, şu 300 kişiyi önüme katayım ve Yunanlıları da bu dertten kurtarayım dedim. Ancak eşim, kolumdan tuttuğu gibi beni bir marketin taa bodrumuna kadar indirdi. Böylece yürüyen grup mu kurtuldu ben mi anlayamadım. Takdiri size bırakıyorum.

 

Türk – Rumlar  

 

Bir sabah bir dükkana girdim. Dükkan sahibi az sonra Türkçe konuşmaya başladı. 1972 de gelmiş. Çok baskı yapıldığı için İstanbul kapalı çarşıdaki dükkanını kapatmış gelmiş. 35 yıldır Türkiye’ye gelmemiş. Kınalı adalı imiş. Müşterek bir dostumuzdan bahsettik. O dostumuz çok büyük adam olmuş, çok zengin olmuş, eski arkadaşları ona ulaşamıyormuş. Ben görüştüğümüzü söyledim. Size bravo dedi ve bu arada sen müslümansın aman burada et yeme dedi. Arada kaçanı Allah affeder dedik. Sonra o gün akşama doğru Manastraki meydanında bir şeyler yiyelim dedik ve makarna söyledik. Özellikle et veya domuz eti istemediğimizi belirttik. Adam inadına domuz etli sosu üzerine dökmüş getirdi. Ben kızgınlığımı sert bir şekilde dışa vurmak üzere idim ki tatlı bir ses Türkçe olarak

 

- Size yardım edebilirim dedi.

 

Böylece çok güzel bir aile ile tanıştık. Dedeleri Bursa Susurluk (Gürsu) dan gitmişler. Büyükanneleri 95 yaşında ölünceye kadar tek bir kelime Yunanca – Rumca konuşmamış. Bursa’da İpekböceği besliyorlarmış. Şimdi aile Kavalada oturuyor. Kızları Türk dili ve edebiyatı konusunda üniversitede öğretim üyesi. Kendilerini Türkiye’ye davet ettik.

 

Maalesef, Türkiye’den gidenlere Türk diyor ve sevmiyorlarmış. Türkiyenin AB’ye girmesi ile dünyanın merkezi olacağı ve İstanbulun dünyanın merkez şehri olacağını düşünüyorlardı.

 

Gelelim fatura ve vergi meselesine  

 

Bu yazımızı vergi haftası içinde yazıyorum. Yunanistandaki ve bütün AB uygulamalarını düşünüyorum. Bir çay bile içerken önce fiş geliyor, bir bardak içinde, bir kutu içinde zarif bir şekilde. Herkes faturasını fişini veriyor – alıyor.

 

Bizde de ücretlilere vergi iadesi kalktı. Bir çok kişi fiş fatura almamaya başladı. Bunu yapmayalım ne olur, fatura ve fişimizi alalım. Medeniyetin ve güçlü devletin esası bu. Vergimizi verelim. Bu Atina seferinde de bunu gördüm. Vatandaşlık görevimiz, vergimizi doğru olarak vermek ve herkesin vermesini sağlamaktır.

 


Yeminli Mali Müşavir
Cevdet Akçakoca