Çanakkale'deki Agora Meyhanesi Kapanmış

Çanakkale'deki Agora Meyhanesi kapanmış

 
Çanakkale'deki Agora Meyhanesi kapanmış

Geçen hafta, en küçük baldızımın üniversite son sınıftaki kızını Çanakkale'ye yurda yerleştirmek üzere gittik. Çanakkale'de kaldığımız iki gün içinde yarım asırlık anılar canlandı. Gençliğim aklıma geldi. 18 yaşın ataklığı ve ilk işim, Çanakkale'ye ilk gidişim gözümün önüne geldi ve de Agora meyhanesi. Tabii şimdi Hacı olduk, ama niyetim 60 yıl sonra Agora meyhanesine bir daha girip hiç olmazsa bir gazız içmekti.

Agora meyhanesini arıyorum çarşıda, ama Aynalı Çarşıyı buluyorum. Agora meyhanesi yok. Sorduğum insanlar bilmiyor. Nihayet bir kitapçıya sordum, Agora meyhanesi bu pandemide kapandı cevabını aldım.


Gelelim Agora meyhanesi anılarıma.

1963 senesi, Ticaret Lisesini bitirdim. Etibank'a (şimdiki Türkiye Elektrik Kurumunun Şebeke Tesis Müdürlüğüne) girdim. O yıllarda Türkiye'de elektrik hatları, trafolar yeni yeni yapılmaya çalışılıyor. Bulunduğum kurum da bu işleri yapıyor. Bir gün Muhasebe Müdürümüz beni çağırdı. Bir çanta dolusu para verdi. Bursa'dan Akçay'a kadar olan bölgede yapılmakta olan trafo inşaatlarında işçiler çalışıyor, bu işçilerin ücretleri çantada. Yanıma da bir şoför bir de İnternational Kamyonet verdiler. Aşağıdaki resme benzer bir kamyonet. Aslında bu kamyonetle çekilmiş bir resmim de vardı ama şimdi nerede bulacağım. Vazgeçtim aramaktan.

Kamyon Uluslararası Toplu Taşıma - Pixabay'de ücretsiz fotoğraf

Balıkesir, Gönen, Biga, sonra Çanakkale'ye geldik, para dağıta dağıta. Bütün bölge işçileri aylıkların ödendiğini biliyor, bizi hasretle bekliyorlar.

Çanakkale'ye akşamüstü geldik. Kepezde bir motel bulduk. O zamanlar Çanakkale nüfusu da 17.000 civarında. Her yer yemyeşil, meyva bahçeleri ve bomboş bina olmayan ekili araziler. Tam bir cennet.

Yemek yemeye Çanakkale'ye inelim ve de bir meyhane var. Agora meyhanesi. Orada kafa çekelim dediler. Tabii, 18 yaşında, ilk defa para kazanmaya başlamış ve bilmediği ufuklara yelken açmaya hazır bir delikanlıyım. Tabii, olur dedim. Ama parayı ne yapacağız? Sonuçta parayı çanta ile yanımıza aldık.

Agora meyhanesine girdik. Çanta ayaklarımın dibinde. Yeyip içmeye başladık. Herkes bize hizmet ediyor. Kimse yok koca mekanda, bizden başka. Yahu, burası böyle giderse batar diyoruz. Bir ara meyhanenin dışından bir gürüldü geldi. Ne oluyor diye çıktık, bir baktık ki. Ne görelim! Bizim yüzlerce işçi meyhaneyi sarmış. Ücretlerini korumaya almışlar. Tabii hep beraber güldük ve yemeyi içmeyi keserek, motele gittik ve ertesi sabah ücretleri ödedik. Agora meyhanesinde böyle bir anım vardı.

Yıllar sonra, bir yurt dışı seyahatten dönerken Çanakkale'de gündüz vakti, Agora meyhanesini gördüm. Gündüz olduğu için kapalı idi. Gece de kalamıyacağım için ileride bir gün gelir, anılarımı tazeler ve de bir gazoz içerim demiştim.

Bu sene yani 2021 yılı Ekim ayında gittiğimde maalesef Agora meyhanesinin kapandığını öğrendim ve bir gazoz içimi bile Agora meyhanesine gidemedim.


Agora Meyhanesi nedir bilir misiniz?

İstanbulda meşhur bir meyhanedir. 1890 yılında Rum kaptan Asteri Dulidis tarafından Çıfıtçı Çarşısı'nda açılan Agora Meyhanesi, adını Rumca "meydan" kelimesinden alıyor. Masa yerine kullanılan dev fıçıları ve şaraplarıyla kısa zamanda tanınan meyhane, 3 kuşak boyunca Dulidis ailesi tarafından işletildi.

1960 lı yıllarda Agora meyhanesi şiiri ve şarkısı, hele de Zeki Müren'in okuyuşundan sonra meşhur olunca bir çok şehirde Agora meyhanesi ismi ile mekanlar açılmıştı. Çanakkaledeki de öyle bir mekanmış demek ki!

Bu vesile ile Agora meyhanesi şiirini de paylaşmak isterim. Şiirden sonra da şarkısını paylaşmak istiyorum.


Agora Meyhanesi Şiiri

Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum.
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir, boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum,
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum*
Ve, kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamların şerefine içiyorum:

Burası Agora Meyhanesi
Burda yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burda saçların her teline
Bir galon içilir
Sen, bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir.

Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası.
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde
Kahreden bir hafiflik.

Bu akşam
Umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil.
Bu da bir nevi namuslu serserilik.
Dışarıda hafiften bir yağmur var

Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği,
Gönlümde bütün dertlerin
Hora teptiği gece bu

Camlara vuran her damlada
Seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu...
Birazdan plaklarda şarkılar susar,
Kadehler boşalır,
Umutlar tükenir
Mezeler biter
Biraz sonra
Bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne,
Birazdan bu yağmur da diner.
Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma,
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boşver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Herşeyden habersiz onu da yıkar;
Sen mes'ut ol yeter ki
Ben olmasam ne çıkar.
Dedim ya:
Burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere
Meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi,
Burası kan tüküren
Mes'ut insanların dünyası...

(Izmir/Agora, 1959)
Yazan: ONUR SENLİ

Şarkı Sözleri

Özellikle Zeki Müren okuduğunda çok çok güzeldi.

 

Burası agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların en divânesi, en şâhânesi

Bu gece benim gecem
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sena susuzluğumu

Bu gece benim gecem
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sena susuzluğumu

Bu akşam ümitlerimi
Meze yapıp içiyorum, içiyorum, içiyorum, içiyor, içiyorum

Bu gece benim gecem
Bu gece benim gecem
Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu

 

Ya bazan anılarda kalanları bile bulamazsınız, hayatınızı yaşamaya bakın, bazı şeyleri yapmak için de gecikmeyin.