Çeyrek yüzyıllık ekohaber

          Bu başlık tam yerinde oldu. Ben de yirminci yüzyılın ilk yarısında doğan bir Ekohaber yazarıyım ve çıktığı gündenberi yani çeyrek yüzyıldır yazıyorum, bundan da büyük mutluluk duyuyorum.

          Böyle yıl dönümlerinde hemen geçmişe dalıyor ve bildiğimiz yaşadığımız kadarı ile Ekohaber’in kuruluşu, gelişmesi ve bugünlere nasıl geldiğini düşünüyoruz. Bu sene de yani bu yıldönümünde de benim açımdan Ekohaber’in yaşam macerasını anlatmak istiyorum.

          1964 lü yıllardan itibaren basın camiası ile tanışıyor, ama yazmıyordum. 1980 li yıllarda bulunduğum firmanın çalışma konusu ile ilgili yani dünyada ve Türkiye’de yünlü sanayii konulu yazılar yazmaya başladım. Çok ilgi çeken bu yazıların yayımlandığı ekonomi gazetesinin (Dünya gazetesi)  Bursa Müdürü, pırıl pırıl, ateş gibi ve çok çalışkan bir genç insandı. İsmi Tahsin Ardıç.

          1990 lı yıllarda Altıparmakta YMM lik yapmaya başladım.  Bir gün bu fişek gibi insan yani şimdiki sevgili patronumuz, Tahsin Ardıç, bana geldi. Abi böyle böyle böyle, Bursa’da bir ekonomi gazetesi kurmak istiyorum. Sen de yazacaksın dedi. Önce fikrini çok beğendiğimi ve kesinlikle tutacağını söyledim. Ama yazı yazmak konusuna gelince ne yapacağımı bilmediğimi söyledim.  (Abi, kolay dedi, kendine soru sor ve cevabını yaz). Peki dedim ve ilk yazımı soru sorarak ve cevabını vererek yazdım.

          Ekohaber’de Bursa basın camiasının hemen hemen bütün kalemlerini tanıdım. Yazar çizer takımı olan kimselerden bir kısmı da yıllar itibariyle Bursa’nın milletvekilleri oldu. Bir kısmı büyük iş adamları oldu. Bazıları da benim gibi yazı yazmaya devam ediyor.

          Ekohaberin çeyrek yüzyıllık yaşamında özellikle iki anımı unutamam.

  1. Ekohaberde yazdığım ilk yıllardı. Değerli dostumuz, Bursanın yetiştirdiği en büyük basın emekçilerinden biri olan Nuri Kolaylı da o zaman Ekohaberde yazıyor. Bütün ekibi ve yazar çizer takımını toplamıştı. Yazılarınızı nasıl yazıyorsunuz, yazarken neler hissediyorsunuz diye bir soru ortaya atmıştı. Benim ve bir çok yazar arkadaşımızın cevabı: Karnımıza ağrılar giriyor, saatlerce bir hata yapmayalım diye düşünüp uğraşıyor ve yazımızı ondan sonra tamamlıyoruz şeklinde idi.

Bugün, yazılarımı eğer konusunu evvelden belirlemişsem ve mesleğimle ilgili ise çok ama çok kısa zamanda yazabiliyorum.

  1. Ekohaberi kurduğu zaman Tahsin Ardıç’ın BMW arabası, yanılmıyorsam matbaası bile vardı. Gazeteyi yaşatmanın zorluklarından, (çok sık görüştüğümüz için) ben de hemen haberdar oluyordum.  Bir ara o BMW araba ve matbaayı satmak zorunda kaldığını biliyorum.

SONUÇ olarak şunu söylemek isterim.  Ekohaber bugünlere kolayca gelmedi. O kadar çok emek sarfedildi ki, bu emeğin bedeli tahmin bile edilemez. Gazetelerin yaşamasının çok zor olduğu bu basın camiasında ekonomi gazetesini yaşatmak ve bugünlere getirmek özel bir maharet gerektiriyor kanaatindeyim.

Ekohaber gibi bir basın organının ekonomi gazetesinin bugünlere gelmesinde gerek çalışmaları ve gerekse yazıları ile yardım eden arkadaşlarımı tebrik ediyorum, bu gazetenin de önderliğini sürdüreceğini umuyorum.

Şu yazarlara bakın:

Her birisi konunun uzmanı:

Adil Gökçadır, ben Cevdet Akçakoca, Dr. Mevci Ergün,Eren Ertoksöz, büyüğümüz Erdem Saker, Meftun Tayan,  Mürsel Öztürk, Musa Alioğlu ve tam bir yıldız, Yalçın Aras.

Eski milletvekilleri, Ertuğrul Yalçınbayır, Hayati Korkmaz, halen milletvekili olan İsmail Tatlıoğlu, ve burada isimlerini yazamadığım dernek başkanları, iş adamları, konusunun uzmanı unutulmaz yazarları ile Ekohaber diyorum.

 

Nice 25 yıllara Ekohaber.