İŞ İNSANLARI VE ÇOCUKLARI

Bursa, 31.Temmuz.2014

 

İŞ İNSANLARI VE ÇOCUKLARI

 

Tam, af yasası çıkmışken yani meşhur torba yasa meclisten geçmişken bu konu da nereden çıktı dendiğini duyar gibiyim. Torba yasa ve af konusunda benim tabirimle of of konusunda aylardır yazılıyor ve hemen hemen herkes yazılanları ezberledi. Çıkacak yasanın neler getireceğini bir şekilde öğrendi. Öte yandan zaten yasa yayımlanır yayımlanmaz yüzlerce meslek mensubu ve gazete köşe yazarı her türlü açıklamayı yazacak, piyasayı bilgilendirecek, belki ben de bu konuda yine yazacağım.

 

I. Şimdi bambaşka bir konuya gelmek istiyorum. Arife günü dolmuşa bindim. Aynı dolmuşa bir başka dolmuş şoförü daha bindi. Kendi aralarında konuşmaya başladılar. Birisi diyor ki: Araba değişik ne oldu?

-       Ne olacak? …. Firmasının sahibinin oğlu Kükürtlü caddesinde BMW arabası ile yine ……… firmasının sahibinin oğlu ile 120 km. süratle yarışırken benim dolmuşa arkadan bindirdi. Dolmuşun yarısı gitti. Ne yapacağımı şaşırdım. Hırsla arabadan indim, baktım, gençler kendilerinden emin bir şekilde ne bağırıyorsun kardeşim dediler ve 5 dakika sonra firmanın avukatları ve sigortacıları geldi. Sigorta senin arabanı yaptıracak dediler ve ben daha başka bir şey yapamadan gittiler. Benim en az bir haftalık kazancım gitti, arabanın ne olacağı belli değil. Ama o gençler zengin, avukatları var ve yasaları istedikleri gibi uygulatabilecek güçleri var, dedi.

II. Aklıma, Bursa’da 1990 lı yıllarda firmaların patronlarının vefatı ve genç neslin iş başına gelmesi , daha sonra da bir çok firmanın iflas etmesi, kapanması ve o genç nesil sanayicilerin piyasayı terk etmesi geldi.

Bunlardan biri, babasının vefatı ile 30 lu yaşlarda firmanın başına geçti, kısa zamanda büyük ciro artışı, büyük yatırımlar yaptı. 30-40 milyon dolar yıllık ihracat seviyelerine ulaştı. Sonra birdenbire daha fazla kar elde edebilmek için faturasız satışlara, yurtdışı satış yerine yine Laleli vasıtasıyla kayıtdışı ihracata başlamış ve sonunda maalesef firmasını batırmıştı. Kendisi ve ailesi bu olayın nasıl olduğunu anlamadığı gibi 7 göbek sanayici ve zengin bu ailenin varlığı yok olmuştu.

Bir başka gurup yine o yıllarda gerek sanayide ve gerekse ihracatta o kadar başarılı olmuştu ki, Avrupa Birliği bu firmaya , özel olarak firma bazında çarşaf kotası koymuştu. Firma , kazandığı dolarları ve parayı koyacak yer bulamıyordu. Babanın vefatı ile çocuklar yönetimi aldı. Yönetim yine gayet iyi gidiyor, üretim rekorları kırılıyor, ihracat rekorları kırılıyordu. Ancaak, baba ölünce birdenbire çocukların eşleri devreye girdi. Birinin eşi İstanbuldan özel olarak elbise ısmarlamışsa, diğeri kuaför için helikopter kiralayıp İstanbula gitmeye başladı. Yani eltiler devreye girmişti. Sonuç, firma iflas etti, çocuklardan biri vefat etti, biri yanlış hatırlamıyorsam intihar etti, diğerleri de piyasadan çekildi.

Bir başkası, araba koleksiyonu ile ünlü idi. Duyduğumuza göre bir aldığı arabayı bir daha kullanmaz oldu. Gösteriş için yaptığının bini bir para idi ve sonunda koca şirketi bir paralık oldu.

Bir diğerinin ise manken sevgilisi vardı. Manken sevgili ile rahat yaşayabilmek için özel bir magazin dergisi kurmuş ve Bursanın en meşhur 40-50 magazin gazetecisini o gazeteye almış, aylarca hiçbir iş yaptırmadan maaş ödemişti. Sonunda o kocaman firmalar da piyasadan çekildi.

III. Bunların tam tersi olanlar da vardı.

İki süper kardeşle karşılaştım. Hatta yanlarında da çalıştım. Babaları ile de tanışmış ve kendisini çok takdir etmiştim. Oğulların her biri birkaç lisan biliyor ve işlerini çok iyi takip ediyorlardı. Daha 30 lu yaşlarda, bu nasıl bilgi ve çalışkanlık diye kendilerine sordum. İngilterede tahsil yapan şunu söyledi. Babam, belli bir paradan fazlasını bana vermedi. Notlarımın daima daha iyi olmasını istedi. Hatta, mezun olduğumda gece saat 3’e kadar telefon kulübesinde bekledim ve sevinçle okulu bitirdiğimi söyledim. Babam bana ne dese beğenirsiniz dedi. “Beni gecenin bu saatinde bunun için mi aradın, tabii bitireceksin seni oraya eğlenmeye değil, okumaya gönderdik.” Demiş.

Daha sonra, babasının yanında işe başlar. Birkaç lisan bilen bir genç. Ancak, baba (sakın ben izin vermedikçe konuşmayacaksın) der ve seneler geçer. Bizim delikanlı, babasının baskısından bunalmış, ne yapacağını bilemez halde. Baba, bizim delikanlıyı bir gün çağırır ve bir işi bitirme görevi vererek New York ‘ a gönderir. Konuşmalar ve pazarlıkların bir safhasında delikanlı, durumu anlatıp babasından icazet almak ister. Babanın cevabı, bu kadar sene seni boşuna mı yetiştirdik. Seni oraya gönderdi isem , sen yetkili ve sorumlusun ne yaparsan yap der. Böylece bizim kardeşler artık okul dışındaki iş eğitimlerini de tamamlamıştır ve baba sonsuz yetki ile varını yoğunu bu çocuklara emanet etmiştir. Evet böyleleri de vardı.

Geçen yıldan beri Zeki Zorlu’dan Mustafa Kırcı’ya, Şahap Aktaş’tan Hüseyin Özdilek’e muhtelif iş adamlarının bir çok toplantıda anlattığı hayat hikayelerini dinledim.

Özellikle bir konu dikkatimi çekti. Bir çok başarılı iş adamının babaları çocuklarına iş esnasında oldukça sert davranmış. Onların çalışmasını esas almış, bir mirasyedi gibi davranmasına izin vermemiş, her istediğini yapmamış. Nitekim, yukarıda anlattığım delikanlılar da böyle yetişmiş ve yetiştirilmişler ve tahsille, iş hayatındaki baba yanındaki zorlu staj onların doğru kararlar almalarını sağlamış. Diye düşünüyorum.

IV. Yazımın başında (I) no.lu kısımda belirttiğim …. Firması ve ,,,, firmasının sahibinin oğullarının yarışması bana ikinci kısımdaki zengin babaların zengin ve maalesef şımarık yetişmiş çocuklarını hatırlattı.

Bilinir ki bir nesil değişimi 20-30 yıllık bir süreyi kapsar. Zengin sanayicilerin firma batıran çocukları 1990 lı yıllarda idi. Bütün Bursa iş alemi bunları konuşuyordu. Aradan 25 -30 yıl geçti. Bir bir buçuk nesil süresi geçti. İş insanları çok ama çok daha zengin oldu. O zaman 1,5 sanayi bölgesi ve sadece 100 fabrika varken bugün onlarca sanayi bölgesi var. Sadece Bursanın ihracatı 20 milyar dolarları aştı. Zengin babalar , 25 yıl önceye göre çok daha arttı. Bunların bir kısmı çocuklarını çok iyi tahsilin yanında , kendi firmalarında zorlu bir stajdan geçirip firmaların başında çalıştırmaya başladı. Bir kısmı ise iyi bir tahsil yaptırmasına rağmen çocuklarına kıyamayarak onların istediği her şeyi onlara vermeye başladı ve bu çocuklar babalarının paraları ile gösteriş yapmaya, yarış yapmaya başladı.        Ey iş insanları, çocuklarınıza dikkat edin, onları kesinlikle mirasyedi gibi yetiştirmeyin, yoksa tırnaklarınızla kazıyarak, hayatınızı vererek meydana getirdiğiniz firmalarınız mirasyedilere teslim edildiği tarihten en çok 5 (beş) yıl sonra ortada kalmaz. Sizin firmalarınız da bir 20 yıl sonra böyle bir yazı konusu olur.

Tarihe not düşülür ama kaybeden Bursa ve Türkiye olur.  

Cevdet Akçakoca

Bağımsız Denetçi

Yeminli Mali Müşavir