PAY SAHİPLERİNİN HAKLARI –III (YENİ TTK)

BURSA;13.07.2011

 

PAY SAHİPLERİNİN HAKLARI –III (YENİ TTK)

 

4) Organın temsilcisi, bağımsız temsilci ve kurumsal temsilci

 

Temsilcilik konusu, Eski Türk Ticaret Kanununda olmayan 428 inci madde ile gelmiş bir düzenleme olup epeyce detaylı ve açıklamalı bir düzenlemedir.

Maddenin her bir fıkrasını aynen yazarak ve ayrı ayrı incelemeyi tercih ediyorum.

Madde ile pay sahibinin genel kurulda temsili için tamamen yeni bir kurum veya sistem getirilmektedir. Maddede on-line toplantıya katılım bile getirilmektedir. Kurumsal temsilci ile tevdi eden temsilcisi konusu ancak ileride Yargıtay içtihatları ve Türk doktrinince yeni bir hukuk kurumu olarak gelişecek ve sistem yerine oturacaktır. Bu madde ile hedef, genel kurul toplantısına önem ve işlev kazandıracak bir düzen yaratmak ve pay sahipliği haklarının bilinçli kullanılacağı bir ortamı hukuken sağlamaktır. Hukuken gerekli ortam yaratılmadığı takdirde, pay sahipliği hakları işlemeyen bir genel kurul sisteminde sadece ve sadece hani okunmayan edebi romanlar vardır ya onun gibi  işlemeyen bir sistem yaratılmış olacaktır. 

 

MADDE 428- (1) Şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan bir kişiyi, genel kurul toplantısında kendileri adına oy kullanıp ilgili diğer işlemleri yapması için yetkili temsilcileri olarak atamaları amacıyla pay sahiplerine tavsiye edecekse, bununla birlikte şirketten tamamen bağımsız ve tarafsız bir diğer kişiyi de aynı görev için önermeye ve bu iki kişiyi esas sözleşme hükmüne göre ilan edip şirketin internet sitesine koymaya mecburdur.

 

                Bu fıkrada belirtilen şekilde yapılan uygulama hisse senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde olmaktadır. Yapılan genel kurul ilanlarında, bir vekalet örneği yayınlanmakta ve çeşitli şekilde tavsiye edilen kişiler sonunda vekaletler bir veya birkaç kişide toplanabilmektedir.

                Tayin edilen temsilci iki şekilde adlandırılmaktadır.

1.       Organ temsilcisi

2.       Bağımsız temsilci

                Yönetim kurulu veya bir başka organ kendisine yakın bir  kişiyi vekil olarak tavsiye etmişse, eşitlik sağlamak üzere aynı anda bir başka kişiyi de vekil olarak önermek zorundadır.

 Yönetim kuruluna veya bir organa yakın kişi bağlılığı sebebiyle organın temsilcisi, diğer kişi ise bağımsız temsilci diye adlandırılmıştır.

  Bu madde ile oldu bittiler önlenmeye ve temsilde tam bir demokrasi sağlanmaya çalışılmıştır. Şirket, her iki kişiyi de ilan edip internet sitesine de koymak mecburiyetindedir. Organın temsilcisi veya bağımsız temsilcinin pay sahibi olma mecburiyeti yoktur.

 

(2) Bundan başka, yönetim kurulu, genel kurul toplantısına çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanacağı ve şirket internet sitesinde yer alacağı tarihten en az kırkbeş gün önce, yapacağı bir ilan ve internet sitesine koyacağı yönlendirilmiş bir mesajla, pay sahiplerini, önerdikleri kurumsal temsilcilerin kimliklerini ve bunlara ulaşılabilecek adres ve elektronik posta adresi ile telefon ve telefaks numaralarını en çok yedi gün içinde şirkete bildirmeye çağırır. Aynı çağrıda kurumsal temsilciliğe istekli olanların da şirkete başvurmaları istenir. Yönetim kurulu, bildirilen kişileri, birinci fıkradaki kişilerle birlikte, genel kurul toplantısına ilişkin çağrısında, adreslerini ve onlara ulaşma numaralarını da belirterek, ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Bu fıkranın gerekleri yerine getirilmeden, kurumsal temsilci olarak vekâlet toplanamaz.

 

Temsilci ilanı ile ve internet sitesinde yayınlanması sonucunda, özellikle bu çağrıyı yapacak kişiler cesaretlendirilmekte, bunların şirket yönetiminden tamamen bağımsız hareket edebilmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Böylece doğabilecek bir güç boşluğu da doldurulmuş olmaktadır. Burada bir de kurumsal temsilci ortaya çıkmakta ve bu kurumsal temsilcinin yukarıda maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde tayin edilmesi söz konusu olmaktadır.

 

(3) Kurumsal temsilcilik, bir pay sahipliği girişimidir; meslek olarak ve ivaz karşılığı yürütülemez. Kurumsal temsilci Türk Borçlar Kanununun 510 uncu maddesini ileri sürerek temsil ettiği pay sahiplerinden herhangi bir talepte bulunamaz.

                Bağlantı olarak 6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 510

III. Vekâlet verenin borçları

Vekâlet veren, vekâletin gereği gibi ifası için vekilin yaptığı giderleri ve verdiği avansları faiziyle birlikte ödemek ve yüklendiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür. 

Vekil, vekâletin ifası sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini vekâlet verenden isteyebilir. Ancak vekâlet veren, kusuru bulunmadığını ispat ederek bu sorumluluktan kurtulabilir.

               

 

Kurumsal temsilcilik konusu 3 üncü fıkrada tekrar, özellikle ücret açısından incelenerek düzenlenmiş ve temsilci tarafından yukarıda tam metni verilen yeni Türk Borçlar Kanunu 510 uncu maddesindeki vekalet verenin borçları esas alınarak herhangi bir ücret veya bedel gibi  talepte bulunulamayacağı açıklanmıştır. Yine bu fıkradan anlaşıldığına göre, temsilcilik bir meslek olarak düşünülmeyecek, geçici bir görevdir ve tekrar ediyorum ücretle de yapılamayacaktır.

               

 

(4) Bildirge, pay sahipleri tarafından kurumsal temsilciye verilmiş talimat yerine geçer.

 

                Bildirge yayınlanması konusu tamamen Türk hukuk sistemine özgü ve yeni konmuş bir sistemdir. Bağımsız temsilci, organ temsilcisi, kurumsal temsilci veya pay sahibinin temsilcisi hangisi olursa olsun bildirge yayınlayacaklardır. Bildirge, yapılacak genel kurul gündeminde nasıl ve hangi konuda oy kullanılacağını açıklar ve bu şekliyle temsilci tarafından yapılmış bir taahhüt veya taahhütname hükmündedir. Bu yüzden temsilci, bildirge dışında oy kullanamaz.

 

(5) Kusurlu olarak bildirgesine veya kanuna aykırı hareket eden veya hileli işlemler yapan kurumsal temsilci bu fiil ve kararlarının sonuçlarından Türk Borçlar Kanununun 506 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca sorumlu olur; sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan sözleşmeler geçersizdir.

 Bağlantılı olarak 6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 506. maddesi de aşağıdaki gibidir.

 

 

2. Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme

a. Genel olarak

Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. 

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.

 

 

                Temsilcinin veya temsilcilerin bildirgeye aykırı oy kullanması halinde yine de oyu geçerlidir. Ancak, yeni Türk Ticaret Kanununda bildirgeyi esas alan bir sistem kurulmuş olduğundan, böyle bir durum meydana geldiğinde, yani temsilcinin yayınladığı bildiriye aykırı bir oy kullanarak alınmış genel kurul kararlarının ne olacağı ileride tartışma konusu olacaktır. Bu konuda anlaşmazlıklar doğduğunda, Yargıtay kararları ile çözümlenecek konular arasındadır.

 Ancak, yeni Türk Borçlar konunun 506 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre böyle bir durumda temsilci doğacak zararlardan sorumlu olacaktır. Temsilcilik ve verilen bildirgeye aykırı oylar konusunda sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan sözleşmeler de geçersiz olacaktır. Pay sahipleri ve temsilcilerin bu hükümlere dikkat etmesi, yasaya aykırı yapılacak sözleşmelerin geçersiz olduğunu bilmesi gerekir. Böyle sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan bir sözleşme yapılsa bile taraflardan zarara uğrayan, bu maddeyi ve Borçlar Kanunu maddelerini ileri sürerek  zararlarının karşılanmasını isteyebilecektir.

 

(6) Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca kendisine temsil yetkisi verilenler ile pay sahibinin Türk Borçlar Kanununun temsile ilişkin hükümleri uyarınca yetkilendirdiği temsilci 429 ilâ 431 inci madde hükümlerine tabî değildir.

 

                Maddenin 6 ıncı fıkrasında bahsedilen şekilde temsil yetkisi verilenler, tevdi eden temsilcisi sayılmayacaklar ve 429 uncu maddede belirtilen şekilde hareket etmeyecektir. Yine 431 inci maddedeki bildirim hükümlerine de uymak mecburiyetinde değildir.

                Tevdi eden temsilcisinin ne olduğu ileriki bölümlerde açıklanacaktır.