RÜZGAR VE ELEKTRİK ENERJİSİNDE NEREDEYİZ?

Bursa, 15.Mart.2012

 

 

                RÜZGAR  VE ELEKTRİK ENERJİSİNDE NEREDEYİZ?

 

                Son zamanlarda, HES (hidroelektrik santrali) protestoları aldı, yürüdü. Daha önceleri termik santrallara, atom santrallarına karşı protestolar varken, şimdi dediğim gibi hidroelektrik santraller de istenmiyor. Aman ne büyük gelişme. Şimdi moda rüzgar ve güneş enerjisi. Hakikaten moda, amma ve lakin  modayı bir tarafa bırakıp Türkiyenin enerji üretim ve tüketimi nerede? Bunları inceleyelim.

 

Türkiyede yıllık elektrik üretimi:

2010 Yılında                                           211.207,7 Milyar kws. (kilowatsaat)

2011 yılında                                            228.431.0 milyar kws

2012 yılında tahmini                              240.000     milyar kws, olabilir diye tahmin edilebilir.

 

Türkiyede kurulu güç ve üretim gelişimi:

 

Yıllar                        Kurulu güç                             Üretim

2010                       49.562 MW                             211.000 Milyar kws

2011                       53.235 MW                             228.000 Milyar kws.

 

Elektrik üretim Kaynaklara göre dağılım (% olarak)

 

Termik                     %74,04

                               Termik – kendi arasında dağılımı

                               Fuel oil                    %  1,5

                               İthal kömür             %10,03

                               Linyit-taş kömür      % 17.80

                               Doğal gaz               % 44,71

               

Hidrolik                    %22,80

Jeotermal               %  0,29

Rüzgar                    %  2,07

 

Rakamlar ne gösteriyor?

 

a. Bu ülkenin, elektrik üretiminin %60 dan fazlası, yani ithal kömür, doğalgaz ve fuel oilden elde edilmekte olup tamamen dışa bağımlıdır. Bu ülkenin kendi kaynaklarından elde edebildiği veya üretebildiği elektrik enerjisi %35-%40 larda kalmaktadır.

Elektrik üretimi için veya başka bir tabirle enerji ithalatı için 2011 yılında 54 milyar dolar para harcanmış, alın terimiz ve üretimimizle elde edilen kıymetli dövizlerin 54 milyar doları enerji ithalatı için harcanmıştır.

b. Elektrik üretimi %60 oranında ithale dayalıdır. Bunun da büyük kısmı doğalgaza dayalıdır. Doğalgazda meydana gelecek bir azalma, bir aksama bütün ülkeyi, sanayiyi ve evlerdeki ısınmayı etkileyecek, belki de dünya krizinden daha büyük bir krize sebep olacaktır.

c. Karşı çıkılan hidrolik santraller üretilen elektriğin sadece %23 ünü üretmektedir.

Sanki bir el, ülkede kendi kaynaklarımızdan üretimi engellemeye çalışmaktadır. Hidroelektrik santrallerine karşı çıkanlar olayı bir de bu açıdan değerlendirseler iyi olacak diye düşünmekteyim. 

d. Görüldüğü gibi rüzgar enerjisi olarak sadece %2 civarında bir üretim bulunmaktadır. Rüzgar enerjisinin ise ne kadar sağlıklı bir enerji olduğu tartışılabilir. Rüzgar enerjisi ne doğalgaz, ne kömür ve de hidroelektrik enerjisi gibi depolanabilir bir enerji kaynağı değildir. Rüzgar kesildi mi, enerji yok, bütün şebeke alt üst olmaktadır. Zaten bu sebeple belli bir yüzdeden daha fazlasının üretimine izin verilmemektedir. Rüzgar enerjisi bel bağlanacak sağlıklı bir kaynak değildir.

e. Güneş enerjisine gelince, hadi oraya gelmeyelim. Şimdilik olmayan bir teknoloji ile ülkemizi soydurmayalım olmaz mı? Varsa kendi teknolojimiz, güneş enerjisine girelim. Yoksa, henüz dünyada gelişmemiş bir teknoloji için yine ithalata para harcayarak ülkemizin zor elde edilen dövizlerini çar çur etmiş oluruz.  

f. Son olarak, bu ülkede birileri, bilerek veya bilmeyerek yapılmak istenen her şeye karşı çıkıyor, bilerek veya bilmeyerek ülkenin kaynaklarını başkalarına peşkeş çekmiş oluyor. Bu yazımda dikkat çekmek istediğim konu bu.

 

 

 

Cevdet Akçakoca

Yeminli Mali Müşavir