SEÇİM BİTTİ, GÜNLÜK HAYAT İSE DEVAM EDİYOR

Bursa, 08.Haziran.2011

 

SEÇİM BİTTİ, GÜNLÜK HAYAT İSE DEVAM EDİYOR.

 

 

                Değerli okurlar, bu yazıyı Çarşamba günü yazıyorum. Yazı seçimden sonra yayınlanacak. Siz yazıyı okuduğunuzda seçim bitmiş olacak ve geçim derdi tekrar başlamış olacak.

                Seçim sonucunun sürpriz olmayacağını zannediyorum. Hükümet kurma çalışmaları başlayacak. Bu arada, kaset skandalları, genel başkan değiştirme çalışmaları, doğrular, yalanlar, iftiralar inşallah sona erecek.

                Ben, bu yazımda belki biraz haddimi aşacağım ama ne olur hoş görün. Artık 66 yaşına geldim. Benim tabirimle işi 66’ya bağladım. Çook şeyler gördüm ve yaşadım. Türkiye’de ve dünya’da seçimler ve seçim çalışmaları hakkında çok şeyler gördük, yaşadık. Yıllar geçtikçe, ülkemizde de “muasır ülkelerdeki” seçimlere yakın çalışmalar bekledik. Olmadı. Seçimden sonra, particilik ve tarafgirliğin bitmesini bekledik. Azalmasına rağmen bitmedi.

                Bana göre yeter artık. Seçim bitti, geçim başladı.

                Particilik ve tarafgirlik bitmiyorsa, partiler arasında kin bitmiyorsa yazık bu ülkeye. Demokrasi tarihimize bakıyoruz. Hep çekişme, hep çekişme. Hep saygısızlık. Her parti rakibini hırsızlıkla, saygısızlıkla suçluyor. İttihad ve terakki ile Hürriyet ve itilaf partileri, serbest fırka hareketi, Demokrat Parti-CHP kavgaları, CHP-Ap-Dyp-Anap derken AKP ve CHP-MHP kavgaları.

                Karşılıklı kıskançlık, suçlama, birbirinin ayağına dolanma, kıskançlık ama yok etme bahasına kıskançlık. Tarihten bir fıkra geldi aklıma. Şimdi hatırlamıyorum. Hangi ülkede idi, hangi çağda idi. Tabii olay Doğu ülkelerinden birinde geçiyor. Vezirlerden birinin bir gözü körmüş. Pardon engelli imiş. Bu vezirin kıskandığı vezirlerden biri ise sağlam, başarılı, herkes tarafından sevilen ve takdir edilen bir vezir. Bir gün ülkenin padişahının, kıskanç vezire hediye vereceği veya her istediğini yerine getireceği, hatta diğer vezirlere vereceğinin veya yapacağının iki mislini vereceği veya yapacağı  konusunda söz vereceği tutmuş. Kıskanç vezir yani tek gözlü vezir , derhalPadişahın yanına gitmiş ve “Hünkarım demiş, benim tek gözümü çıkarın alın ama şu vezirin iki gözünü birden çıkarın,ben hediye olarak buna razıyım.”

                Evet, işte bizde siyaset yüzyıllardır böyle idi ve Atatürk devrimlerini yaşadık, daha önce meşrutiyeti yaşadık ama insanlarımız arasındaki hırs ve kıskançlığı önleyemedik. Ne olur bunlar olmasa.

                Bir şekilde yurt dışına gidenler, ülkemizin ne kadar geliştiğini daha yakından görebiliyor, insanlarımızın ne kadar çalışkan olduğunu da görebiliyor. Ah, bir de elele verebilsek, bizi acaba kim tutar diye düşünüyorum.

                Seçim bitti, elele vereceğiz. AB normlarının zaten şu anda birçok konuda üzerine çıkmış, o normları geçmiş durumdayız.

                Anayasa değişecek, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hakkında yüzlerce yönetmelik hazırlanıp yayınlanacak. Uluslar arası muhasebe standartları, Türk muhasebe standartları düzenlenecek, yayınlanacak ve tatbik edilecek. Dünyanın güvenli limanı olan Türkiye’ye dünyanın yatırımı gelecek, ihracatımız 500 milyar dolarlara çıkacak, en önemlisi ihracatın ithalatı karşılama oranları yükselecek. Ülkeye 50 milyon turist gelecek ve sadece turizmden en az 50 milyar dolar kazanacağız.  Ele güne, namerde muhtaç bir ülke olmaktan çıkıp, dünyaya yön veren bir ülke olacağız. Bunun için çalışmaya ve elele vermeye ihtiyacımız var.

                Gelelim şehrimize. Sevgili, güzel, yeşil Bursa’mız artık sanayiye doydu. Sanayi yatırımlarında dikkatli olmalıyız. Bu şehrin yöneticileri turistik açıdan düşündüğümüzde çok güzel şeyler yapıyorlar. Bursa, hanları ile, surları ile, çarşıları ile, ortaçağdan kalma düzenlenmiş eserleri ile, ulaşılabilme kolaylığı ile İnşallah yakında 5 milyon turist ağırlayan bir şehir haline gelecek. Toplu taşıma ile her tarafına ulaşılabilecek ve de en kısa zamanda.

                Zannetmeyin ki sanayiden çıkılsın. Hayır, Bursa , otomotivde Türkiyenin Detroiti, Tekstilde Milanosu, modada Parisi, Turizmde Roması, Barcelonası, gıda maddeleri, tarım ve tarımsal sanayide Ab ülkeleri gibi olmalıdır.

                Tekrar ediyorum, tabii bütün bunların olabilmesi için siyasetçilerin, siyaset meraklılarının yeter deyip el birliği ile çözüm üretmeleri, birbirlerinin ayaklarına dolanmaktan vazgeçmeleri ve centilmence sadece seçim zamanlarında mücadele etmeleri, projeler geliştirerek sadece ve sadece seçim zamanlarında halkın zamanını çalmaları, diğer zamanlarda seçimin bittiğini anlamaları gerekir.

                Seçim sonuçları ülkemize ve şehrimize hayırlı olsun.

 

 

 

 

 

Cevdet Akçakoca

Yeminli Mali Müşavir