TÜKETİCİYE TÜRK MALI KULLANMA DESTEĞİ

Bursa, 23.Kasım.2018

 

TÜKETİCİYE TÜRK MALI KULLANMA DESTEĞİ

 

                Bu başlığı görenler acaba bilmediğimiz yeni bir destek mi var diye düşünebilir. Kosgeb kredilerinin kullanımı dışında böyle bir destek yok diyebilirim. Yıllar, yıllar önce yapılan yerli malı haftaları da yok artık. Yeniden yapılması için bir takım çalışmalar var ama yeterli değil.

                Oysa 2018 yılı içindeki karşılaştığımız krizin çözülmesi için en önemli konulardan biri de yerli malı kullanımıdır.

                Yıllardır Türkiye Cumhuriyetinin resmi ithalat ve ihracatı arasında büyük bir açık vardır. Bu açık, nereden geldiği belli olmayan paralarla, sıcak para ile, yatırım için gelen paralarla, turizm geliri ile ve borçlanma ile karşılanmaktadır.

                Dış ticaret açığının kapanmasının en önemli çaresi ihracatın ithalatı %100 karşılaması ve ithalat tutarının azaltılmasıdır. İthalat istatistiklerini incelediğimizde, özellikle yılda 60 milyar dolar enerji ve çok büyük bir miktarda sanayi için yarı mamul ithalatının olduğunu görmekteyiz. Bu ithalat kalemlerini nasıl azaltabiliriz konusu en önemli konudur.

                Enerji ithalatının büyük bir kısmını rüzgar enerjisi, güneş enerjisi ve jeotermal enerji gibi enerji çeşitlendirmeleri ile karşılayabiliriz. Ancak, bunun için de büyük bir yatırım maliyeti ile ülke olarak karşılaşmaktayız. Ne olursa olsun enerji ithalat ve maliyetini azaltmak için çalışmalara devam etmeliyiz.

                Dış ticaret açığında ikinci önemli veya diğer bir ifade ile enerjiden daha önemli bir konu da aramalı ithalatıdır. Aramalı ithalatını detaylı olarak incelediğimizde, bu malların büyük bir kısmını ülkemizde üretebildiğimizi, ancak maliyetinin ithalden daha fazla olduğunu tespit ediyoruz.

                Dış ticaret açığının üçüncü sebebi de ülkemizde ithal edilsin edilmesin türlü-çeşitli tüketim mallarının ithalatıdır. (Otomobil-buzdolabı-sigara-içki ve benzerleri gibi). Rakamlara girmeyeceğim. Bu konudaki ithalatın azaltılması dış ticaret açığının azaltılması açısından çok önemlidir.

                2000 li yıllardan beri dünyadaki bol para ve ülkemize gelen yatırım bedelleri ile sıcak para sayesinde Türk sanayicisi, tüccarı ve halkı rahata alışmıştı. %1-2 veya 5 gibi farkları vererek dünyanın lüks mallarını, ara mallarını ithal edip kullanmak, üretmekten veya biraz daha pahalı olarak üretip kullanmaktan daha cazip geliyordu. Ama deniz bitti.

                Dünya ticaretindeki kurallar gereği biz ülke olarak ithalatı veya bazı malların ithalatını yasaklayamayız. Ancak, soruşturmalar yapabilir veya tarife dışı engeller koyabiliriz. Bu konuda daima verdiğim bir örnek vardır. Bir ülke, araba ithalatını engelleyebilmek için ülkenin dağlık sınırında, ulaşımı çok zor bir yerde 4000 metre yükseklikte bir gümrük kapısını vazifelendirmiş ve araba ithalatını sınırlandırmaya çalışmıştır.

                Biz Türkiye olarak ne yapabiliriz? Bazı malların, tüketim mallarının ve ara malların ithalatının belli gümrük kapılarından yapılacağı kararları alabiliriz. Burada sınırlı sayıda gümrük memuru görevlendirebiliriz ve bunların görevlerini yapıp yapmadıklarını da çok sıkı kontrol altına alabiliriz.

                Yazımın konusu olan yerli malı kullanımını teşvik ederiz.

                Aklıma gelen uçuk bir fikir ise kimse kusuruma bakmasın.

İthal ettiğimiz bir takım tüketim mallarına özel olarak kdv,  ötv gibi vergiler koyabiliriz. Uluslararası kurallar gereği bu vergileri yurt içinde ürettiğimiz aynı mallara da koymamız gerekir. Burada bir handikap doğmaktadır. Bu problemi nasıl aşabiliriz?

                Özel olarak ötv, kdv gibi vergiler koyduğumuz bu tip mallar için yerli imal edildiği takdirde:

  1. Yerli malı belgesi alma zorunluluğu getirebiliriz

  2. Yerli malı belgesi alımını çok katı kurallara bağlarız

  3. Yerli malı imalatı yapanları devamlı kontrol ederiz

  4. Yerli imalatı yapanlara yerli malı üretim teşviki veririz.

  5. Hatta bu yerli malı üretim teşvikini Türk vatandaşlarının alımına uygularız

  6. Örnek verirsek, bir malı yerli olarak üreten firma, o malın üretimini belgelendirirse yerli malı üretim teşviği olarak artırılan ötv veya kdv kadar bir miktardan faydalanacaktır ve bu durumda artırılan ötv veya kdv yi fiyatlarına eklemeyecektir. (Bu fikri beğenen bürokratlarımız olursa, çıkış yollarını da onlar bulsunlar)

  7. Veya yerli malı üreten firma, satışlarını toptancı veya perakendeciye yapar, toptancı veya perakendeci yerli malı satın alan Türk vatandaşlarına bu tutarları uygulamayabilir. (Yine çıkış yolunu bürokratlar bulmalı)

Sonuç olarak, bu ülkede ithalatı önlemek ve yerli üretimin kullanılmasını sağlamak için ciddi bir teşvike ihtiyaç bulunmaktadır. Bu teşviki kesinlikle uygulamalıyız. Yetkililerden yerli malı kullanımını artırmak üzere çözümler bekliyorum.

 

Cevdet Akçakoca

Bağımsız Denetçi

Yeminli Mali Müşavir