Yazılarım
Havadan ağır mı hafif mi
HAVADAN AĞIR MI HAVADAN HAFİF Mİ? CEVDET AKÇAKOCA // YMM 11.10.2024 - 17:39YAYINLANMA A-A+ 9 (DOKUZ) yaşlarında idim. Her kitabı okumak istiyorum, ama satın almak için para lazım, veya başka bir çözüm lazım. AAA, meğer kütüphaneler varmış. Böylece Bursa kütüphanelerinin devamlı ve çok iyi bir okuyucusu oldum. Bir gün evdeyim. Çaydanlık fokur fokur kaynıyor sabahleyin. Baktım, düşündüm, düşündüm ve evet bu çaydanlıktan çıkan buharla bir çok makine yapılabilir ve kullanılabilir, yaşasın ben büyük bir keşif yaptım dedim. O gün kütüphaneye gittim. Aman Allahım, Robert Fulton diye biri benden 150 yıl önce bu keşfi yapmış. Ne üzüldüm, ne üzüldüm, tahmin edemezsiniz. Adam benim keşfimi çalmış 150 yıl önce dedim. Öyle ise daha da çok okumam, araştırmam gerekli kanaatine vardım. Okul gazetesine Pariste uçan ilk balon konulu bir yazı yazdım ve duvar gazetesinde yayımlandı. Kütuphanede aşağıda belirttiğim bir yazıyı içeren kitabı okudum ve JULES VERNE İLE tanıştım. Böylece zeplin ve uçaklar konusunda merakım arttı ve araştırmaya başladım. Önce Jules Verne’nin kitabını tanıtan bir yazıyı aşağıya alayım. Jules Vernenin ilk havadan ağır kitabı aşağıda temsili resmi olan Fatih Robur, sonra Dünyanın hakimi ve en son da Gizli Düşman diye hatırladığım bir romanı vardır. Bu gizli düşman romanında Afrikada bazı yerleri parsellemiş, Afrikada gizli bir ülke kurmuş, bu ülkede, uçaklar, roketler gibi 20 inci yüzyılın ikinci yarısında bulunacak, kullanılacak silahları romanında kullanmıştır. Fatih Robur, Jules Verne tarafından yaratılan çılgın bilim insanı karakteridir. İlk kez 1886'da kendi adını taşıyan romanda ortaya çıkmıştır. Albatros adlı pervaneli hava gemisini yaratan mühendis ve mucittir. Sıkıştırılmış kağıttan ürettiği bu uçan gemiyle havacılığın balonlarla değil, havadan ağır uçan makinelerle olacağını kanıtlamıştır. 1904'te Verne'in bir diğer romanı Dünyanın Hakimi'nde (Maitre De Monde) tekrar ortaya çıkmıştır. Bu kez Terreur adlı dört fonksiyonlu yeni bir araçla ortaya çıkmış ve kendini Dünyanın Hakimi ilan etmeye kalkmıştır. Terreur gemisi inanılmaz bir hızla hem havada hem karada hem suda hem de sualtında hareket etmektedir. Robur, tüm elementleri kontrol edip, dünyanın en kudretli adamı ve efendisi olmak isteyen bir megalomanyağa dönüşmüştür .Laboratuvarını X Adası'ndan alıp Amerika'da Carolina'ya bağlı Morganton yakınındaki Great Eyrie dağının kraterine taşır. Asistanı mühendis Tom Turner'la birlikte, Terreur Gemisi'ni inşa etmek için Albatros'u parçalayıp, bu parçalarla yeni aracını yaratmıştır. İlk önce çalışmalarının yarattığı patlamalar ve gürültüler Morganton halkını korkutur; sonra da Terreur araba, gemi ve denizaltı formlarında Amerika'nın çeşitli yerlerin inanılmaz bir hızla ortaya çıkarak insanların kafalarını karıştırır. Son olarak insanlığa yazılmış, Dünyanın Hakimi olarak imzalanmış mektuplar bırakır. Terreur'ün yarattiği gizemli olayların arkasında yatan gerçekleri araştırması için Washington Emniyet Müdürü Mr. Ward, Federal Polis Departmanından Müfettiş Strock'u görevlendirir. Robur, polis müfettişi Strock tarafından durdurulmuştur. Sİnemada Vincent Price tarafından canlandırılmıştır. Her 3 eseri de bularak nasıl merakla okuduğumu tahmin edemezsiniz. Fatih Robur’un uçan gemisi aşağıdaki gibidir. Bu araştırmalardan sonra havadan hafif olan balonlar ve zeplinleri de öğrenmeliyim dedim ve neler buldum neler? Bilemezsiniz, onun için yazımın devamında bu konulardaki çalışmalarımı da bildirmek istiyorum. Havadan hafif balonlar, ısı ile yükselirler diyelim kısaca Jules Verne Balonla 5 hafta romanında böyle ısı ile yükselen diyebileceğim bir balonla Afrikada bir cevelan (seyahat) yapmıştır. Balonların en kötü tarafı, istediğiniz yere götürememeniz ve rüzgara tabi olmaları idi. İşte bunu aşmak için Zeplin denen güdümlü veya güdülebilir, yönlendirilebilir, makine ile kullanılabilir bir balon yapılmıştır. İşte size bir Zeplin Zeplin, bir tür hava aracı ve hava gemisi'dir. Ulaşım aracı olarak kullanılan itme kuvvetiyle yol almalarını sağlayan motorları ve havada yönlenmesini sağlayan dümenleri olan puro biçiminde ve altında yolcu kabini bulunan güdümlü balonların genel adıdır. Omurgalı güdümlü balonların en başarılı yapımcısı olan Kont Ferdinand von Zeppelin adlı Alman, güdümlü balonların isim babasıdır. İlk zamanlar hidrojen ile dolu olmasına karşın 1937'de Hindenburg faciası üzerine hidrojen yerine helyum kullanılmaya başlanmıştır. Brezilyalı Santos, yaşamının büyük bölümünü Fransada geçirdi. 1898'de içten yanmalı gaz motoruyla hareket eden bir hava gemisi geliştirdi. 1901'de de Paris'te düzenlenen bir yarışmada 12 BG'lik bir motorla çalışan 624 m³ hacimli hava gemisiyle Eiffel Kulesi çevresinde yarım saat süreyle uçmayı başardı. Santos Dumont daha sonra uçak tasarımları üzerinde çalışmıştır. Hayat hikayesini buraya almıyorum, ama okuyucularımın Santos Dumontun hayat hikayesini ve hayatının sona ermesini çok dikkatle okumasını tavsiye ediyorum. Avrupa’da Almanlar özellikle Graf von Zeppelin, Zeplin tasarımını çok ama çok ileri seviyeye getirmiştir. Ancak, havadan hafif gaz kullanıyorlardı. Bu gaz da Hidrojen yani çok yanıcı bir gazdı. Amerikalılar Helyumu kullanıyor ve bunu rakiplerine vermiyorlardı. Graf zeplinin bir fotoğrafını paylaşıyorum. Almanların meşhur bir hava gemisi de Hindenburg yolcu zeplini idi ve korkunç bir kaza sonucu yanarak Zeplinler çağına son vermiştir. Amerikalılar Shenandoah isimli helyum kullanılan bir Zeplinle bütün dünyanın bir adım önüne geçmişti. Zeplin çağının sonuna kadar ise zeplinler coğrafi keşiflerde, kutupların fethinde kullanıldılar. Özellikle, Roald Amundsen, Scott, Richard Byrd, Floyd Bennett gibi isimler, yaptıkları, yaşamaları ve ölmeleri tam bir efsanedir. Benim unutamadığım isimlerden Umberto Nobile ‘yi özellikle buraya almak isterim. Umberto Nobile (21 Ocak 1885, Lauro, Salerno yakınları, İtalya - 30 Temmuz 1978, Roma) İtalyan havacılık mühendisi ve Arktik havacılığının öncüsüydü. 1926'da Norveçli kaşif Roald Amundsen ve Amerika Birleşik devletleri'nden Lincoln Ellsworth ile birlikte Arktika üzerinde uçtu.Kuzey Kutbu zeplinde Norge, Norveç'in kuzeyindeki Spitsbergen'den (şimdiki Svalbard) Alaska'ya kadar . İtalyan hava kuvvetlerinde general ve 1928'de Napoli Üniversitesi'nde havacılık mühendisliği profesörü olan Nobile, Norge'ye benzer bir araçla keşfedilmemiş Arktik bölgeleri üzerinde yeni bir uçuş serisine başladı . Mayıs 1928'de, üçüncü uçuşta, zeplin Spitsbergen'in kuzey-kuzeydoğusundaki buzlara düştü. Nobile ve 7 arkadaşı kurtarılsa da, 17 kişi hayatını kaybetti. (Nobile ve adamlarını bulmaya çalışırken Amundsen ortadan kayboldu ve uçağının düştüğüne inanılıyor.) Bir İtalyan soruşturması felaketten Nobile'yi sorumlu bulduğunda , görevinden istifa etti. 1931'de Arktik'e yapılan bir Sovyet seyahatine katıldı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra , onu 1928 kazasından sorumlu tutan rapor itibarsızlaştırıldı ve hava kuvvetlerine iade edildi. Napoli'de öğretmenliğe devam etti ve İtalyan Kurucu Meclisi'nde (1946) milletvekili oldu. Nobile'nin Arktika maceralarını anlatan Gli italiani al Polo Nord (1959; Kutup Uçuşlarım ) adlı eseri bulunmaktadır. Genel olarak Zeplinler ve hava yolculuğu: Zeplin çağı sona erinceye kadar, tasarımcılar, zeplinlere yolcu taşıması için uçaklarda bulunamayan her türlü lüksü eklemişlerdi. O çağın zeplin kitaplarında, zeplinlerin oturma düzeni, yatak düzeni, kumanda odaları, gibi her yeri anlatılmaktadır. Zeplinle yolculuk rahat ve çok lüks idi. Ama dediğimiz gibi Amerikanın helyumu rakiplerine vermemesi zeplin çağını sona erdirmiştir. Tabii sadece Helyuma bağlı değil, uçakların zamanla tasarımı ve güçlü motorlar ve modern tasarımları sonucu da zeplin çağının sonunu getirmiştir. Bunlar, şimdi meraklı insanların hayallerinde kalmıştır. Yazımı, çocukluk anılarım, kütüphanede gördüğüm kitap ve ansiklopedilerden aklımda kalanlar ve internet ansiklopedilerinden yararlanarak hazırladım. Okurlarımdan merak edenler, yazdıklarımın yüzlerce fazlasını internetten bulabilirler. Okurlarıma sevgi ve saygılarımı sunmak isterim.
Devamını OkuTürkiye Sürdürülebilirlik Standartları Eğitimleri ve Sınavları
Bursa, 02.Ekim.2024 TÜRKİYE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STANDARTLARI, EĞİTİMLERİ VE SINAVLARI Dünyanın çivisi mi çıktı, yoksa dünya olması gereken yöne doğru mu gidiyor? Bir bakıyoruz ki, Türkiye Sürdürülebilirlik raporlama standartları (TSRS) diye bir mevzuat çıkıyor ve 29/12/2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Kurul Kararında belirli işletmelerin 01/01/2024 tarihinden itibaren zorunlu sürdürülebilirlik raporlamasına tabi olacağı açıklanmıştır. “Kurul Kararının 3 üncü Maddesinin Birinci Fıkrasında Sayılan ve Hadlere Tabi Olan İşletmeler Listesi” başlıklı listede yer alan işletmeler arasından; − Aktif toplamı 500 Milyon Türk Lirası − Yıllık net satış hasılatı 1 Milyar Türk Lirası − Çalışan sayısı 250 kişi ölçütlerinden en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki raporlama döneminde aşan işletmeler zorunlu uygulama kapsamına dâhildir. Bu arada daha ne olduğunu anlayamadan bir de baktık ki 21.Eylül.2024 tarihinde sürdürülebilirlik sınavı yapıldı. 2) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun düzenleme ve denetimine tabi bankalar, her ne kadar listede sayılmış olsalar dahi, herhangi bir eşik değere tabi olmaksızın zorunlu raporlama kapsamındadırlar. Ancak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde yer alan bankalar bu uygulamadan muaf tutulmuştur. 3) Kapsam dışında yer alan işletmeler de zorunlu olmasa bile gönüllülük esasına göre Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarına uygun raporlama yapabilirler. Şu anda Türkiye’de bir çok kurum ve kuruluş harıl harıl sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakat konusunda çalışmakta, seminerler verilmekte, özellikle meslek mensupları bu konuyu da öğrenmek için uğraşmaktadır. Nereden çıktı bu sürdürülebilirlik standartları derseniz, Teknolojik gelişmeler; ülkeleri, ekonomileri, finansal piyasaları ve işletmeleri birbirlerine yakınlaştırmakta ve bu hızlı değişim ile birlikte paydaşların denetimden beklentileri de değişmektedir. Günümüzde, bağımsız denetimin yanı sıra farklı konularda da detaylı ve kapsamlı bilgiler ve güvence hizmetleri talep edilmeye başlanmış ve bu durum sürdürülebilirlik alanında güvence hizmetinin doğmasına neden olmuştur. Çevre, sosyal ve yönetişim hususlarında ortaya çıkan sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatların işletmelerin finansal yeterliliğine yönelik olası etkilerinin açıklandığı sürdürülebilirlik raporlarının doğru ve güvenilir bilgiyi sunması yatırımcıların alacakları kararlar açısından önem arz etmektedir. Raporlarda sunulan bilgilerin güvenilir olması ise raporun geçerliliğini ve değerini artırmakta olup, söz konusu güvence ancak bağımsız üçüncü taraflar eliyle yürütülebilecek güvence denetimleri sayesinde mümkün olmaktadır. Sürdürülebilirlik raporlarında güvence denetimi de göz önüne alınmaktadır. Kamu Gözetimi Kurumu sitesinde bu konuda çok detaylı bilgiler ve duyurular bulunmaktadır. Meslektaşlarımız sürdürülebilirlik ve güvence denetimi konusunu da öğrenmek üzere gerek yazılı ve gerekse sözlü mevzuatı öğrenmelidirler. Küresel çapta hızla yaygınlaşan kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması; uzun yıllardır var olan sürdürülebilirlik kavramı, iklim krizinin ulaştığı boyutlar ve sürdürülebilir kalkınma adına atılan somut adımlar sonucunda önem kazanmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede yeni sürdürülebilirlik raporlaması konusunda regülasyonlar yapılmaktadır. İşletmelerin çevre, sosyal ve yönetişim konularındaki açıklamalarını içeren sürdürülebilirlik raporları, sürdürülebilirlik risk ve fırsatları ve sürdürülebilirliğe ilişkin katkıları ortaya koyar, böylelikle işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmelerine olanak tanır. Bu raporlar, kurumsal değerin belirlenmesinde finansal raporlarla eşit düzeyde önem taşımaktadır. Ülkemizde de sürdürülebilirlik raporlamasıyla ilgili küresel gelişmeler yakından izlenmektedir ve nihayetinde 29 Aralık 2023 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Kurul Kararı ile eşik değerleri sağlayan işletmeler 1 Ocak 2024’ten itibaren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarına uygun raporlama yapmakla yükümlü kılınmıştır. Bu konudaki usul ve esaslar 4.06.2024 tarihli Resmi gazetede yayımlanmıştır. En son olarak KGK 23.Kasım.2024 tarihinde Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılacak sınavları ve müracaat esaslarını duyurmuştur. Sınav müracaatları 23 Eylül 2024 ten 07 Ekim 2024 tarihine kadar yapılabilir. Başvurular, elektronik ortamda “http://www.kgk.gov.tr” adresinde yer alan Başvuru Formunun doldurulması suretiyle yapılacaktır. Posta yoluyla gelen başvurular kabul edilmeyecektir. Başvurularda ücret alınacaktır, katılmayanların ödedikleri ücreti iade edilmeyecektir. Sınav, aşağıdaki konulardan yazılı test usulünde yapılır: Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Sürdürülebilirlik Denetimi Şunu da belirtmek isterim ki : “Sürdürülebililik Denetçisi” olarak yetkilendirilmek için sınavı kazanmak yeterli değildir. Ayrıca adayların Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinde yer alan diğer şartları da taşımaları gerekir. Biz de bu yazımızda KGK duyurularından faydalandık.
Devamını OkuEkonomi-güven ve siyaset
Bursa, 25.Eylül.2024 EKONOMİ-GÜVEN VE SİYASET Sevgili okurlarım, 30 yıla yakın zamandır Ekohaber’de yazıyorum. Özellikle mesleki konularda yazıyorum ve yılda bir veya iki defa ekonomi konusunda yazı hazırlıyorum. Bugünlerde muhasebe, ekonomi ve siyaset alanında ilginç gelişmeler oluyor ve özellikle de mevzuatta devamlı yenilikler, torbalar, düzenlemeler oluyor. Hatta bizim meslektaşlarımız çıkan mevzuata zor yetişiyor. Bu sebepten katıldığım bir toplantıda mesleğimizle ilgili problemlerle baş edebilmek için sürdürülebilirlik konusuna bütün meslektaşların dikkat etmesini, firmalarının sürdürülebilir olması için düzenlemeler yapmalarını ve aynı zamanda firmaların kesinlikle kurumsallaşmasını tavsiye ettim. Yayımlanan mevzuatı irdeleyen bir çok meslektaşım var, bu sebeple son zamanlarda meslek mevzuatını işlemek, yorumlamak, kullanılan hesaplara kadar yazmak yerine belli bir konuda bir iki sayfayı geçmeyen yorumlarda bulunmaya başladım. Bu yazımın başlığı, yıllardır yazdığım konulardan farklı olacak, ama yine de çok fazla derinliğine yazılmış bir yazı olmayacak. Siyasete girmemeye çalışıyorum. 2020 yılına gelirken inanılmayacak bir hata yapıldı ve maalesef durup dururken Türk Lirasının değeri olmayacak şekilde düştü. Bunun sebebi Rahip Bronson meselesi ve ABD ve Trumpla haklı olduğumuz fakat kolay başedemeyeceğimiz bir mücadeleye kalkışmamızdı. Sonra Türkiye üzerine ABD ve Batı blokunun ekonomik saldırıları devam etti. Bu arada da ekonominin, merkez bankasının başına getirdiğimiz sorumlular ise ekonomi yönetiminin ve teorisinin tam tersine hareketlerde bulundular. Sonuç: Ekonomide güven kayboldu. Ekonomide kaybolan güven kolay kolay geri gelmiyor. Şu anda Türkiye, ekonomide atılan yanlış adımların etkisini yok etmeye çalışıyor. Daha önce 2000 li yıllarda doğru adımların nasıl KEMAL DERVİŞ tarafından atıldığını görmüştük. Şimdi, doğru adımları atacak bir Kemal Derviş yok ama benim tabirimle MEHMET (DERVİŞ) ŞİMŞEK ekonominin başına getirildi ve gördüğüm kadarı ile oldukça başarılı adımlar atıyor. Bir başka Kemal Dervişe lüzum yok. Ama ülkemizde, dedikodu, laf, adam harcama gibi olaylar çok fazla. Bu yanlış ve yalanların sonucunda kaybolan güven kolay kolay geri gelmiyor. Ben Mehmet Şimşek’in başarılı olacağı kanaatindeyim. Özellikle hangi partiden olursa olsun, tüm etkili, yetkili, etkisiz veya yetkisiz halkımızın ekonomi yönetimine el birliği ile yardım etmesini, yine özellikle tüccar ve sanayicinin kayıtdışı ekonomiden uzaklaşmasını ve vergilerini tam olarak vermesini tavsiye ediyorum. Hemen bir çok tüccar ve sanayici bana kayıt içinde çalışıp vergilerini tam verirlerse firmalarının batacağını söyleyeceklerdir. Bana göre bu düşünce tarzı yanlıştır. Benim bir çok arkadaşım ve meslektaşım, mesleğimi icra ederken işlerini yaptığım firmaların kayıt içinde, vergisini tam veren ve buna rağmen başarılı olan büyüyen firmalar olduğunu bilirler. Herkese aynı tavsiyede bulunuyorum. Artık herkes bu ülkede kayıt içinde çalışmalı, ekonomi yönetiminde doğru kararlar vermeye çalışan bir yetkili de var, öyle ise bütün tüccar ve sanayici kayıt içinde çalışmalı, sıradan halk ta KDV NİN İLK ÇIKTIĞI ZAMANDAKİ GİBİ KESİNLİKLE FATURA VE FİŞ ALMALIDIR. BU ÜLKE BİZİM. ELBİRLİĞİ İLE ÜLKEMİZE GÜVENMELİYİZ. Hepimiz biliyor ve görüyoruz ki, ülkemizin sanayii bütün dünya ile baş edebilecek durumda, Türk malı imajı da dünyada bilinen ve tanınan imaja sahip. Halkımız, sanayicimize, tüccara, ihracatçıya, tıpkı askerimize ve ordumuza itimad ettiği gibi güvenmelidir. En kısa zamanda kayıtdışı ekonomiye son verebilmeli ve üretim, yatırım ve ihracatta başarılarımıza devam etmeliyiz.
Devamını OkuMİLADIN 2024 YILINDA TÜRKİYEDE GENÇLER YAŞLILARA YER VERMİYOR
Bursa, 17.Eylül.2024 MİLADIN 2024 YILINDA TÜRKİYEDE GENÇLER YAŞLILARA YER VERMİYOR Başlığa bakınız, sonra da kara kara düşününüz değerli okurlarım. Hakikaten, gerek otobüste gerekse metroda ve benzeri toplu taşıma araçlarında bir bakıyorsunuz ne görüyorsunuz? Gençler koltukları doldurmuşlar, çok ta çalışkanlar, başları önlerinde en son model telefonları ile çalışıyorlar. (!) Bekle çalışıyorlar. Çocukluk ve gençliğimizde, öğretmenlerimiz bizlere yaşlılara, engellilere, harb malulü gazilere kesinlikle yer vermemizin şart olduğunu anlatırlar ve hatta o toplu taşıma araçlarına bizi kontrole bile gelirlerdi. Şimdi nerede? Sonra yıllar yılları takip etti. Bir de ne görelim, maalesef yeni gençler toplu taşıma araçlarında kimseye yer vermiyorlar. Bize öğretilenler unutulmuş. Gençler koltuklara oturuyor, eline telefonunu alıyor ve onunla meşgul oluyor veya uyuyorlar. Bizim gibi yaşı 80 lere gelmiş olanlar da bunları kim yetiştirdi diye bakıp üzüm üzüm üzülüyorlar. Toplu taşıma ve yer verme ile ilgili bazı anılarımı yazmam lazım diyorum. Bundan 15-20 yıl önce eşim ve oğlumla birlikte İtalya’ya Roma’ya gitmiştik. Bir belediye otobüsüne bindik. Hemen birisi kalktı ve eşime yer verdi. Hayretle, taaccüple baktık. Çünkü Türklüğün ve Müslümanlığın bu adeti Türkiye’de unutulmuştu. Daha hanım yerine yerleşmeden bir el omzuma dokundu. Baktım, 17-18 yaşlarında bir kız, ama kesinlikle 100 kilonun üzerinde. Kendi bile ayakta zor duruyor ve yerini bana verdi. Aman olmaz molmaz demeye kalmadı, ben de oturdum. O seyahatte İtalyan gençleri devamlı olarak bizlere yer verdiler. Şehir içi yolculukta çok ama çok rahat ettik. İtalyanların Edmondo de Amicis diye bir yazarı var. Bunun ÇOCUK KALBİ isimli eseri İş Bankası kültür yayınlarından da çıkmıştı. Adamlar, özellikle çocukların yetişmesi konusunda çok güzel bir eser yazmışlar ve gördüğüm gibi insanlar, öğretileri yerine getiriyordu. Geçenlerde İstanbul’a gitmiştim. Hoş artık otel fiyatlarının pahalılığından dolayı İstanbul’a da sık sık gitmiyoruz ya neyse. Taksimde metroya bineceğim. Ama nasıl kalabalık anlatamam. Bir de baktım. Orta okul, lise talebeleri. Ben metroya binmek üzereyim, birden bir sağa, bir sola itildim ve metroya binemedim. Beni itenler lise talebeleri idi. Tam o esnada kapılar da kapandı, metro hareket ederken lise talebesi olan kızlar bana gülüyordu. Her halde yapılan bu terbiyesizliğe çok ama çok üzülmüştüm ki, yüzüm, suratım kimbilir nasıl olmuştu. Bursa’da otobüs ve metrolarda olanları anlatmaya lüzum yok. Hakikaten itenler, kakanlar, siz tam oturacağınız sırada oturanlar, oturduğu yerde uyuyanlar,(tabii numaradan) veya hiç utanmadan telefonu ile oynayanlar vs. vs. vs. Amaaan, nasıl anlatayım ki, bunları gördükçe hakikaten çok ama çok üzülüyorum. Bu tiplerle bu ülke nereye gidecek acaba?
Devamını OkuVERGİ YASALARINI ANLAYABİLMEK
Bursa, 12.Eylül.2024 VERGİ YASALARINI ANLAYABİLMEK Bu günlerde yine yeniden ve çok çalışarak vergi yasaları, bağımsız denetim ve benzeri konularda bir çok çalışma yapılıyor. Öyle çok çalışmalar yapılıyor ki okumaya anlamaya fırsat bile bulamıyorsunuz. Bunun üzerine geçmişte yazdığım VERGİ YASALARINI ANLAMA TEKNİĞİ (ı) VE (II) başlığı ile 25.02.2020 tarihinde yazdığım ve muhtelif medya organlarında çıkmış olan yazılarım aklıma geldi, bir defa daha bu yazılardan da alıntı yaparak kanun yapıcılara kendimce bazı hatırlatmalar yapayım dedim. O yazılarımdan alıntılar şöyle: Ben ticaret lisesini orta okuldan başlayarak okudum, sonra üniversiteye ve işletme enstitüsüne devam ederek bitirdim. Yani taa küçüklükten beri muhasebe ve vergi ile iç içeyim. Bursa Ticaret lisesinde 1960 lı yıllardaki hocalarım hala unutulmamış efsane hocalardır ve onlardan mesleki konuda çok ama çok iyi eğitim aldık. Vergiler ve vergi yasaları ile ilgili olarak ilk hatırladığım ve unutmadığım kavram vergilerin nasıl olması gerektiğidir. Vergi yasaları özellikle aşağıda belirttiğim unsurları taşımalıdır. a.Vergi yasaları açık olmalıdır b.Şeffaf olmalıdır c.Kolay anlaşılır olmalıdır Diğer özellikleri saymaya lüzum görmüyorum. Şu anda yukarıda saydığım 3 unsur yeni yasalarda ne kadar var, sizlerin takdirine bırakıyorum sevgili okurlar, meslektaşlar. Neyse yıllar geçti, okumuş kendimce büyük adam olmuşum. Kendime göre iyi bir de tahsil yapmışım. Konumu da çok ama çok iyi biliyorum. Yıllar geçti, Yeminli Mali Müşavir de oldum. Hiç hava atmaktan hoşlanmam ama, yine de YMM olmuşum, ne kadar hava atmasan da bazı konular ortaya çıkınca, o öyle değil böyledir, diyorsun işte. Yeminli Mali Müşavirliğe başladığım yıllarda yeni yeni vergi kanunları çıkmaya veya düzenlemeler yapılmaya başlandı. Ben de yasaları yukarıda bir kısmını saydığım ilkeler çerçevesinde okuyor, değerlendiriyorum ve bu madde şöyle olmalı, böyle uygulanmalıdır gibi fikirler ileri sürüyorum. Çook sevdiğim emekli bir vergi dairesi müdürü var. İsmail Hakkı Yolgan. Hakikaten sevilecek sayılacak bir insan. Yeni yasayı yorumluyorum. O da dinliyor. Tıpkı şu anda çıkan yasalar gibi, tebliğler ortada yok. Yeni bir yasa çıkmış ama bir takım maddeler bir başka takım maddelerle iç içe girmiş. Neyi nerede, nasıl bulacağını şaşırıyorsun. Ben saf saf, düz mantıkla yorumlar hazırladım. Değerli dostum İsmail Hakkı Bey, (Cevdet şu yorumlarına bakabilir miyim) dedi. Tabii ki, diye cevap verdim. Baktı baktı baktı ve bu yorumların olmamış dedi.) Kendisini çok sevip saymasam ters bir cevap vereceğim. Ama bilgi, görgü, tecrübesi hakikaten saygı uyandıran bir insan. Peki nedir yanlışlarım dedim. -Bak Cevdetçiğim, bizim vergi yasalarını okurken, bir veya iki cümle veya paragraf sonrasındaki göze çarpmayan cümleleri de göz önüne alarak inceleme ve yorum yapacaksın. Yoksa yanılırsın dedi ve bana örnekleri gösterdi. O gün, bugündür, yeni bir yasa çıktığı zaman bir kere, 5 kere, 10 kere yasayı okurum. Ondan sonra yorumlamaya çalışırım. Yahut yasa ile ilgili açıklama tebliğini beklerim. Sonuçta, kendi deyimime göre vergi yasalarını anlama tekniğini en iyi şekilde anlar ve uygulamaya çalışırım. Yasa hazırlayanlar, özellikle ilk mutfakta hazırlık yapanlar, lütfen eskiden beri alışılmış olan vergi yasaları hazırlama tekniği yerine, vergi yasalarını anlamayı kolaylaştıracak, düz, açık anlaşılabilir, şeffaf yasalar hazırlayın ve de tebliğleri hiç ama hiç geciktirmeden yayımlayın. Mesleğim konusunda yetkililerden isteğim budur efendim.
Devamını OkuMevzuattaki Değişiklikler
Basından Yazılar
Haberler
İHRACAT DÖVİZLERİ 180 GÜN İÇİNDE GELECEK
yeni bir tpkk ile ihracat dövizlerini 180 gün içinde getirmek zorunlu olmuştur
ADRES DEĞİŞİKLİĞİ
29 EKİM MAH. MUAMMER AKSOY CAD. KİRMİKİL İŞMERKEZİ N0 26/18-22 NİLÜFER BURSA ADRESİNDE AKÇAKOCA YMM-BALANS YMM VE BK BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş OLARAK HİZMET VERMEKTEYİZ
BAĞIMSIZ DENETÇİ YETKİSİ ALINDI
ANONİM ŞİRKETLER İÇİN BAĞIMSIZ DENETÇİ YETKİSİ ALDIK
YENİ KİTABIM
A.Ş.'LERDE GENEL KURULLAR VE ANA SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİKLERİ KİTABI ÇIKMIŞTIR, BTSO'DAN TEMİN EDİLEBİLİR.
WEB SAYFAMIZ AÇILDI
akcakocaymm.com.tr AÇILDI!!!
Kitabım Çıktı
Muhasebe Maliye Ekonomi Üçgeni İsimli Kitabım Çıktı. Kitapçılardan Bulabilirsiniz.