Bursa, 06.Şubat.2002
1994 KRİZİ VE ANILAR
Bugünkü yazımızın konusu anılar. Anlayana saz, anlamayana sivrisinek az (Kamer Genç deyimi)
2000 ve 2001 krizlerini yaşadık. Halen kurtulamıyoruz. Döviz istikrarsız. Birtakım acemilikler dönüyor. İhracatçı perişan, sanayici üzgün, tüccar ne yapacağını şaşırmış durumda, tenkid kolay, çıkış nasıl bulunacak, kimse bilemiyor, bilenler dinlenmiyor. Bu düşünceler insanın kafasında birbirini takip edip duruyor. Böyle düşünürken aklıma 1994 krizi geldi. O zaman ben neredeydim? Neler gördüm? Neler yaşadım, bunları hatırlamakta yarar olduğu kanısı ile bu yazıyı kaleme almak gereğini duydum. ,
1994 yılı Ocak ayının yanlış hatırlamıyorsam 10 uncu günü idi. Bir Çarşamba günü, bu gün yine anılarım beni aldatmıyorsa KARA ÇARŞAMBA diye sonraları isimlendirildi.
Tesadüfen o gün İstanbul’da bir firmada idim. Firmanın yetkilisi “EYVAH DOLAR GİDİYOR” ne yapacağız , acaba dolar mı alalım, pozisyon mu değiştirelim” dedi. Ben, müsaade istedim. Derhal Eminönü’ne geldim. Kapalıçarşı’ya Mahmutpaşadan daldım. Dolar 15.000 TL. yürüdüm, döviz 17.000.- , ilerledim, döviz 20.000.- TL. daha yukarı çıktım, artma devam ediyor. 20.000.- lira aşıldı. Arada bir yerde, kapalıçarşının içinde bir şeyler atıştırdım. Saat 3 civarında Beyazıt Meydanına çıkış kapısına ulaştım. Ancak, doların değeri 17.000.- liraya düştü. Bunun üzerine, döviz büfelerine , kuyumculara neden döviz değerinin düştüğünü sordum. Bana verilen cevap: Herkes dövize hücum etti. Ceplerdeki paralar bitti. Kar eden etti. Para kalmadı, tabii ki doların değeri düşecek dediler. O günkü yetkililer bunun farkına varamadılar. Tabii, halkın da farkına varamadığı bazı olaylar vardı. Merkez Bankası döviz rezervleri eksi bakiyede idi. Ertesi gün dolar yükselmeğe devam etti. Merkez Bankası dövize müdahale etmedi veya edemedi. Neticede Ocak ayında dolar 17.000, Şubat ayında 18.000 Mart ayında 22.000 Nisan ayında 34.000 lira oldu. 5 Nisan kararları geç de olsa alındı. Dolar 1994 yıl sonunu 38.000 lira ile bitirdi.
O günkü yetkililerin yanlış ve zamansız hareketleri ülkeyi bir kaosa sürükledi. Ancak, bir müddet sonra her şey dengelendi. Büyümeye geçtik. O krizin etkileri atlatıldı ve ileri hamleler yapıldı. Ancak bu arada ölenler öldü, olsun kalan sağlar bizim oldu.
1994 yılında bir hata yapıldı. Tedbirler zamanında alınmadı. Bürokrat ve yetkililer halkın arasında değildi. Doğan sonuçlara ülke olarak katlandık.
Kararlar, dışarıdan dikte ediliyor ve yapılıyor. Bu dikte edilen kararlar ne dereceye kadar ülkeye uygun, halka tesiri ne oluyor? Bunlar nazara alınmıyor. Güya popülizm yapılmıyormuş. Asıl şimdi popülizm yapılıyor, ancak dışarıya karşı.
Yazık, ben tenkide devam edeceğim. Bilindiği gibi tenkid çok kolaydır. Asıl zor olan çözüm üretmektir. Ben çözüm yerine anı ürettim. Ancak, bu anılar da bir çözümdür. Bir atasözü vardır. TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR. TARİHTEN DERS ALINSA İDİ BU TEKERRÜRLER OLMAZDI.
Yukarıdaki anılarımı anlatarak, yazarak, tarihin bazan göz önüne alındığında tekerrrür etmeyebileceğini belirtmek istedim. Yoksa Osmanlının borçlarını 1954 yılında bitirdiğimiz gibi bugünkü borçlarımızı da 2054 yılında bitirmek zorunda kalabiliriz.