Bu hafta da anılardan gidelim dedim. Bundan sonraki konularımız zannediyorum indirimli kurumlar vergisi olmak zorunda. Şimdilik o zor indirimli kurumlar vergisi yazısını düşünmeyip anılara dalalım diyorum. .
1980 li yıllarda muhasebe müdürü olarak bir firmada çalışıyorum. Diyelim ki ücretim ayda 10.000 lira. Ama o yıllarda şirket kurmak çok zor ve aylar süren bir olay. Bir şirketi kurmak ve tescil ettirme süresi bir ila üç ay arasında. Ben ise 3 gün de şirket kuruyorum. Teminatı da çözdürüyorum. Her şirket kuruluşunda normal aylığımın birkaç misli para kazanıyorum. Daha sonra piyasaya çıkmayıp bu işi bıraktım
O sırada firma kurmak isteyen biri yabancı bir ortakla kuruluş istedi. Onlara çok itimat ediyorum ve ortaklık %50 -50 olacak dediler. Yine de ana sözleşmeye bir takım özel hükümler koydum. Şirket kuruldu, sanayi tesisi yatırımı yapıldı. Harıl harıl çalışıyorlar. Bir gün Türk ortak geldi. Firmadaki hisseleri %11 lere düşmüş ve yabancılar bunları yönetimden de atmışlar. Sonuçta benim de araya girmemle bir takım anlaşmalar yapıldı.
Her yıl genel kurullara Türk ortakları temsilen ben gidiyorum. Ama bilanço, gelir tablosu ve her türlü konuyu o kadar güzel inceliyorum ki, öyle analizler yapıyorum ki inanamazsınız. O zamanlar transfer fiyatlandırması konusu yok. Ama yurt dışındaki ana şirketin yatırım makinelerini kendisi temin edip buradaki şirkete pahalı satarak veya hammaddeleri dünya fiyatlarından pahalı satarak karları aktardığını ve benzer konulara ulaşabiliyorum.
Çok ta güzel oluyor. O zamanlardaki avukat Petroçelli gibi bir konuşuyorum, bir konuşuyorum. Firmanın yetkilileri, avukatları, müşavirleri karşımda çok ama çok saygıyla duruyorlar. Bulduğum yanlışlar da hakikaten şikayet edilse firmanın başını çok ağartacak konular. Konuşuyorum, ertesi sene kar artıyor, kar dağıtımı yapılıyor. Ama firmanın yabancı ortağı çok rahatsız.
Sonunda, her yıl genel kurulu konferans şeklinde yurt dışından da takip etmeye başladılar. Acaba ben hangi sonuçlara ulaştım, hakikaten firmayı şikayet edip üretim ve ticaretini durdurabilir miyim? Bu arada bu sonuçlar firmanın Müdür ve sorumlularının da hatalarını ortaya çıkarıyor. Yabancı ortak bunları da benim konuşmalarımla haber almış oluyor.
Firmada işler epeyce düzelmeye başladı. Mali tablolarda pek fazla tenkid edilecek konu olmamaya başladı. Ama ben yine de konuşmaya başlayınca çok şeyler söylüyorum.
Derken, bir yıl geldi. Genel kurul için firmaya yetkili olarak geldim.
Ne göreyim? Firmanın mali danışmanı değişmiş, Genel Müdür değişmiş, Personel Müdürü değişmiş ve avukat de değişmiş, Yepyeni bir avukat gelmiş.
Genel kurulu idare etmek üzere Avukat seçildi. Ben tabii, her türlü tablonun tam olarak okunmasını istedim. Her seferinde de – zaten daha önce hazırlık yapmışım- tahliller ve konuşmalar yapmaya ve ibra edilmemeleri gerektiğini dile getirmeye başladım. Ne güzel, kimseden ses çıkmıyor. Herkes başını önüne eğmiş duruyor. Avukat de ses çıkarmıyor. Konuştum, konuştum, konuştum. Coştum.
Avukat arkadaş, tamam mı Cevdet Bey dedi. Başka söyleyecek bir şeyiniz var mı? Yok. Bunlar Genel Kurul tutanağına yazıldı. Şimdi oylamaya geçiyorum dedi. Oylama yapıldı. Mali tabloları kabul edenler %90 bilmem kaç. Reddedenler % birkaç. Bilanço ve gelir tablosu ve yönetim kurulu faaliyet raporu kabul edilmiştir. Gayet soğukkanlı bir şekilde, başka maddeye geçelim dedi. Ben şoke olmuş vaziyetteyim. Doğru, işte genel kurul yapmanın sonucu. Oylama sonucu kabul edenler – etmeyenler olayıdır.
Ama, avukat beyin idaresi, tavrı o kadar hoşuma gitmiş veya o kadar şoke olmuştum ki, bir konuyu gündeme getirmedim. Yönetim kurulu üyeleri faaliyetlerinden dolayı oylamaya katılamazlar şeklinde bir madde var. Bu maddeyi de çok sakat buluyorum. Siz şirketin yönetim kurulu olarak, şirketin %90 hissesine sahipsiniz. Geri kalanlar %10 hisseye sahip ve genel kurulda sizin %90 oyunuz geçerli olmayacak. Bana göre bu yanlış. Aslında Ticaret kanunundaki bu maddenin her bir ortak bazında oylamalar için geçerli olması gerektiği kanaatindeyim.
Bu yazıyı niye yazdım. Siz ne kadar konunuzu iyi biliyorsanız bilin, el elden üstündür, akıl akıldan üstündür, bir gün birileri çıkar, en iyi bildiğinizi sandığınız konuda sizden daha iyi olanların da bulunduğunu işte benim yaşadığım gibi öğrenirsiniz.
Yazımı bitirirken şunu da ilave edeyim, o genel kuruldan sonra firma çok daha iyi idare edildi ve gerek yatırım, gerek satış ve gerekse karlarda rekorlar kırdı. Sektörünün en iyilerinden biri oldu. Bahsettiğim avukat arkadaş da, benim en çok takdir ettiğim arkadaşlarımdan biri oldu.