Bursa, 16.Ekim.2008
DÜNYA KRİZİ VE TÜRKİYEYE GELECEK PARAYA AF.
Eylül sonundan itibaren ABD de başlayıp dalga dalga bütün dünyaya yayılan, bir gün durur gibi olup ertesi gün tekrar daha da şiddetli olarak devam eden dünya ekonomik krizi bugün de ülkemizi etkiliyor.
Geçen hafta Bursa Busiad’da ekonomik kriz ve tedbirleri konusunda bir toplantı yapıldı. Toplantıya Teb bölge müdürü sayın Ayhan Albeyoğlu, Sayın Prof. Dr. İlker Parasız ve Sayın Prof.Dr. Ali Ceylan katıldı.
Söylediklerini kendi algılamama ve notlarıma göre kısaca özetlemek isterim.
Türkiyenin dış borç toplamı 284.4, milyar dolar
Kısa vadeli 51,9 milyar dolar
Uzun vadeli 232,5 milyar dolar
Devlet borcu 93,9 milyar dolar
Özel sektör borcu 190,5 milyar dolar
Özel sektör borcunun uzun vadeli kısmı 142,7 milyar dolar.
Türkiyenin döviz mevcudu 76 milyar dolar
Bu tabloyu özellikle başa yazdım. Bu tabloyu unutmayalım.
Türkiyede 2002-2007 arasında devamlı bir büyüme tutturuldu. Ortalama enflasyon ise %13,9 oldu. Reel kur yükseliyor, TL. değerleniyor. Reel faiz ise düşüyor. Cari işlemler dengesi açık ama döviz mevcudu şu anda 76 milyar dolar.
Türkiyede bankacılık sektörünün yapısı 520 milyar dolara ulaşmış durumda.
Şimdi bir başka konuya gelelim.
Para politikası, verimsizdir, etkisizdir, gereksizdir ve de parasızdır.
Son kriz, dünya sistemini takip eden ekonomistlerce bir yıldan fazladır bekleniyor ve bir takım tedbirler de alınmaya çalışılıyordu.
Dünyada finansal enstrümanlar çoğalmaya başlayınca piyasada para arzı yok oldu, kontrol aracı faiz oldu. Ama ABD de, mortgage sistemi ile piyasaya paradan başka para gibi olan enstrümanlar çıkıp bir liralık nakte karşılık 5 ila 20 lira arası finansal enstrümanlarla yaratılan para çıkınca ekonomik krizin sebebi de ortaya çıkmış oldu. Türkiye bu konuyu gayet iyi bilir. Kastelliler, saadet zincirleri.
Ne büyük ve önder ülke imişiz ki, bizim yıllar önce yaşadığımız olayları dünya yeni keşfetti ve bu kriz doğdu.
Tarih tekerrürden ibarettir derler, insanoğlu ders alsaydı tarih tekerrür edermiydi özdeyişini bir daha hatırladım.
Dünyada bu krizden çıkmak için birçok tedbirler alıyorlar. En bilgili insanımızdan en bilgisize kadar hepsi bunları aşağı yukarı takip edebiliyor, başta ABD VE AB olmak üzere bütün dünya bir takım mali tedbirler almaya çalışıyor. Ancak önemli olan GÜVEN – MORAL.
Bir de bu krizin önüne geçmek için Keynesyen teoriye göre yatırım yapılması lazım. Ancak ABD yi ele alırsak onların yapabileceği sosyal yatırım veya altyapı yatırımı yok, tek yatırım var. Savaş aracları. Acaba ABD bu krizi çözmek için savaşa mı başvuracak?
Gelelim Türkiyeye:
Ülkemizdeki sistem, bugüne kadar kalkan vazifesi gördü. Ancak dünyadaki dalga dalga artan krizden ülkemizin etkilenmemesi imkansızdır. Merkez bankası faiz silahı ile elinden geldiğince politikasını bozmamak kaydiyle krizle mücadeleye devam ediyor.
Sadece merkez bankasının çalışması krizi önlemeye yetmeyebilir.
Küresel krizle, dünyada devletleştirmelerin çoğalması kaçınılmaz hale gelmektedir. Hükümetler ve merkez bankaları elele verip birlikte hareket etmelidir. Önlemler çok hızlı alınmalıdır. Kriz şu ana kadar olan dünyanın en büyük krizi omluptüm ülkeleri etkilediği gibi ABD nin patronluğunu da sarsmıştır.
Krize makro önlemler neler olabilir?
a. Hükümet ve merkez bankasının alacağı tedbirler
b. Devletleştirme
c. Yasal düzenlemeler
d. Mali destekler
e. Devlet güvencesi
f. Merkez bankasının bizzat müdahalesi
g. IMF ile anlaşma
Mikro önlemler ne olabilir?
a. Kriz öncesi ve sonrası doğru tahminler
b. Riski yönetmek
c. Yüksek moral
d. Akılcı ve sakin olmak
e. Her işletmenin kendine göre tedbirler geliştirmesi
f. Yatırım alanları araştırma veya yatırım erteleme
g. Küçülme
h. Sermayenin güclendirilmesi, borç azaltma
i. Yeni ortaklar alma veya birleşmeler
j. Mümkünse likit kalmak, satışları peşine çevirmeye çalışmak
k. Yeni satış enstrümanları geliştirmek –iskonto,vadeli satış,müşteri seçimi
l. Stok idaresi
m. Dövizle almak veya satmak
n. Döviz geliri olduğu takdirde dövizle borçlanmak
o. Kur, faiz ve diğer konuları içeren yeni özel sözleşmeler yapabilmek
Busiaddaki toplantıda ileri sürülen fikir ve tedbirlerden bir kısmını buraya aldık, toplantıda iş alemini bilgilendiren her üç uzmana da teşekkür etmek ve onların tedbir ve deneyimlerinden faydalanmak gerekir kanaatindeyim.
Yazımızın başlığının ikinci kısmı ise Türkiyeye gelecek paraya af konusudur.
Bugünlerde Türkiyenin özel sektörünün yurt dışında 140150 milyar dolar arasında parası olduğundan bahisle tam bu kriz esnasında bu paranın ülkeye getirilmesi çareleri araştırılmaktadır.
Maliye bakanlığı bu paranın yurtiçine getirilmesi için bir aftan bahsetmektedir.
Aslında bu paranın getirilmesi halinde ve eğer bu para vergi cennetleri dediğimiz ülkelerde ise %30 vergi ile getirilmesi yasal olarak mümkündür.
Ama , bu paraya sahip olanlar acaba %30 vergi ile bu parayı getirir mi?
Açıkça soralım siz olsanız, ben olsam acaba getirir miyiz?
Büyük ihtimalle verilecek cevap hayırdır.
Öyle ise bu parayı bir şekilde bu ülkeye getirtirsek, tam bu kriz esnasında çok ama çok iyi olacağı muhakkaktır.
Böyle bir para Türkiyenin önce cari açık problemini halledecektir.
Böyle bir para Türkiyenin dış borcunu da azaltacaktır.
Krize karşı çok daha güçlü, silahlı ve techizatlı olmasını sağlayacaktır.
Ancak bu paranın getirilmesi için önce devlete kesin itimad gerekir.
Zekeriya Temizel zamanında hemen hemen hepimizin desteklediği nereden buldun yasasının nasıl tatbik edilemez olduğu malumlarınızdır.
Devlet , böyle bir paranın gelmesi halinde alacağı %kaç ise o vergiye kesin olarak razı olacaktır. Zaten başka türlü bulunması yakalanması ihtimalı yoktur.
Kesinlikle geriye dönük inceleme yapılmamalıdır.
Kesinlikle maliyenin denetim elemanları da bu yasaya uymalıdır.
Bilindiği gibi o zamanki Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, nereden buldun sorulmayacak derken, ama bizim maliye teşkilatının inceleme elemanları yine de size sorabilirler lafını sarfetmiştir.
Bu tedbirleri yazarken, sakın ola ki vergi kaçıranı savunduğumuz zannedilmesin. Ama ne yazık ki bazı gerçekleri de dile getirmeliyiz.
Dışarıdaki parayı getirmek için yasa , tebliğ ve açıklamalar hiç gecikmeden , çok süratli olarak birbiri arkasına getirilmelidir. Bir günlük bir gecikme bile halkın itimadını sarsacaktır.
Özellikle, kara para, mali suçları araştırma, vergi kaçakçılığı incelemesi yapılmayacağı konusunda kesin düzenlemeler yapılmalıdır.
Bütün bunlar yapılsa bile bir kısım insanlar bu yasayı beğenmeyecekler, devlet yine kaçakçıyı korudu diyecektir.
Artık devlet, dünyanın sayılı e-devletlerinden biri haline gelmiştir. Böyle bir düzenlemeden sonra ise devlet, yasalara aykırı hareket edenlere hakikaten hiç ama hiç acımamalıdır.
Şimdi önemli olan bu krizden ülkemizi sağ salim çıkarmaktır.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir