23.Ağustos.2022 günü Ticarette Helal Belgelendirmenin önemi ve güncel gelişmeler konusunda Bursa Ticaret Borsasında bir toplantı düzenlenmişti. Toplantıdaki konuşmacı Helal Akreditasyon Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zafer Soylu idi.
Helal konusu bizim gibi yurt dışına, Avrupa’ya veya Hristiyan ülkelere iş veya turistik amaçla gidenler için çok önemli bir konu idi. Hepimiz, bir şekilde bu ülkelerde bir takım problemlerle karşılaşmışızdır. Kimimiz dini gerekçelerle, kimimiz ülkemizdeki alışkanlıklardan dolayı özellikle, yemek yerken veya karnımızı doyurmak isterken yahut fast food konusunda seçim yaparken karşılaştığımız durumlar olmuştur. Bu sebeple derhal bu toplantıya katılmak üzere harekete geçtim.
Hak veya Helal Akreditasyon Kurumu (Helal belgeli ürün ve hizmetler konusunda bilgiler vermek üzere Helal Akreditasyon Kurumu Başkanı Sayın Zafer Soylu konuşma yaparak kurumunu tanıttı.
Bir zamanlar sadece et ürünleriyle, hatta hayvan kesimiyle ilişkilendirilen helal belgelendirme ve helal kavramının bugün itibarıyla artık gıdanın dışında ilaç, kozmetik gibi pek çok ürün grubunu içine aldığını aktaran Soylu, "Ayrıca hizmet sektörünü de içine almıştır. Mesela turizm bunlardan bir tanesidir. İşin içine finans da dahil edildiği takdirde karşımıza çok büyük bir ekonomik büyüklüğün çıktığını hep birlikte görmekteyiz. Helal ekonomisinin büyüklüğünden ne zaman bahsedersek sanki bu işe ticari ve ekonomik kaygılarla yaklaşıyormuşuz gibi bir anlam da ortaya çıkıyor. Bundan da rahatsız olduğumu ifade etmek isterim. Bu meselenin ticari ve ekonomik yönünün güçlü olmasıyla birlikte bunun dışında bu bizim sorumluluğumuz." diye konuştu.
Yani, helal belgesi istenecek ürün gurupları
GıdaİlaçTekstilKozmetikHizmetTurizmFinans ve bankacılık.
Helal belgeli ürün ticareti her geçen gün tüm dünyada devamlı olarak büyümektedir. Milyarlarca dolarlık bir Pazar oluşmuştur. Ancak islam ülkeleri ve ülkemizde bu konunun önemi hala anlaşılamamıştır. Helal belgesi ve uygunluk değerlendirme sektöründe bir çok ülkenin, çeşitli kaygıları nedeniyle ortak bir belgelendirme sistemi çok uzun bir süre kurulamamıştır.
Özellikle, Yahudiler
(bu ibareyi ben alışkanlıktan kullanıyorum, Yahudi yerine Museviler de diyebilirdim, ama benim konuşma dilim de bu) isim olarak hatırladığım kadarıyla, bizim İslam inançlarına yakın kuralları vardır. Buna koşer veya kaşer denir. Koşer veya kaşer (Sefarad Yahudilerince kaşer, Aşkenaz Yahudilerince koşer diye telaffuz edilir), Yahudiliğe göre; yenilmesi ve kullanılmasında dinen bir sakınca bulunmayan ürünlerdir. Bunları belirleyen kurallara ise kaşerut ya da kaşrut kuralları adı verilir.
Yurt dışında helal gıda konusunda Müslüman ülkelerin çalışmaları yokken, biraz dini inancı olan Müslümanlar Yahudi, İbrani veya Musevi lokantalarında gönül rahatlığı ile yemek yiyebiliyorlardı.
Neden sonra, önce İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) bağlı İslam ülkeleri Standartları ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) diye bir teşkilat 2010 yılında kurulmuştur. SMIIC, üye ülkeler ve paydaşların temsilcilerinden oluşan teknik komiteler aracılığıyla, HELAL ALANINDA BELGELENDİRME VE AKREDİTASYON KONULARINDA STANDARTLAR HAZIRLAMAKTADIR.
Bu çalışmalardan sonra devlet konunun önemini kavrayarak Türkiye’de de HAK (Helal Akreditasyon Kurumu) adında bir kurum tesis etmiştir. Bu kurum, helal akreditasyonu konusunda çalışmalar yapacak ve belgelendirme verecek kuruluşları kontrol edecek ve akredite edecektir.
Aklımıza ilk gelen Türk Standartları Enstitüsü, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri veya benzerleri gibi yeni bir akreditasyon kuruluşunun gündeme geldiğidir. Yapılan uygulamalardan biliyoruz ki bu kurumlar işlerini çok ciddi olarak yapmaktadırlar.
İşte, Bursa’da Ticaret Borsasında yapılan toplantı bu akreditasyon kurumunu basınla tanıştırmak ve helal akreditasyonu konusunda çalışmaların hızlanmasını sağlamak için yapılmıştı.
Hak yani Helal Akreditasyon kurumu, akreditasyon belgesi veren kuruluşları denetler ve onlara belge verir. Helal akreditasyonu özellikle tüketiciyi koruma yasası göz önüne alındığında çok önemlidir. Yapılan yanlışların cezası çok ağırdır. Akredite kuruluşlar, bu yaptırımlar karşısında belgelerini dahi kaybettikleri gibi çokbüyük cezalar da ödeyebilmek zorunda kalmaktadır.
Helal akreditasyon belgesi veren kuruluşlar HAK SİTESİNDE görülmektedir.
Tabii, Helal Akreditasyonu dediğimiz zaman, bizlerin aklına hemen helal gıda gelmektedir. Oysa gıda dışında lojistik, bankacılık gibi konularda da helal sertifikası verilmektedir. Helal Akreditasyon kurumu Ankara’dadır. Yazımın içinde adresini ve iletişim bilgilerini paylaşacağım.
Bursa’da da bir çok gıda, sanayi, lojistik tesisi ve bankanın Helal Akreditasyon belgesi almak mecburiyetinde olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Bursa’da helal akreditasyon belgesi konusunda çalışacak firmalara ihtiyaç olduğu de kesin olarak gündeme gelmektedir.
Yazımın bu konuda faydalı olacağını düşünüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Helal Akreditasyon Kurumu
Adresi : Mustafa Kemal Mah. Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın Cad. (2120.Cadde) No. 13 06530 Çankaya, Ankara, Türkiye
Telefon: 0312 939 08 00
İnternet Sitesi www.hak.gov.tr
Okurlarımızın ve ilgilenenlerin bu siteyi takibi hem kendileri, hem ithalat ve ihracat yapanlar ve gündeme gelecek lojistik ve faizsiz bankacılık çalışmaları açısından iyi olacaktır kanaatindeyim.
GELELİM YAŞADIKLARIMIZA
2008 yılında bir gazetenin verdiği Avrupa’da seyahat ve İngilizce dersi kuponlarından 15 günlük Avrupa seyahati kazanmıştım. 1 Kasım günü 2 otobüste 100 kişilik bir topluluk, şu güzergahta yola çıktık.
İstanbul, İpsala, İskeçe, Gümülcine, Kavala, Selanik, Atina, Korent Kanalı, Patras, Bari, Napoli, Roma, Cenova, Nice, Monte Carlo, Cannes, Lyon, Paris, Alpler, Mt.Blanc tüneli kanalıyla İtalya, Venedik ve Mestre, Verona, Ancona, İgounemitsa, Epir Dağları, Yanya, Yanya Gölü, Kalambaka, Kavala, İpsala ve sevgili vatanım, dünyanın en güzel şehri İstanbul ve Bursaya yola çıkış.
Nasıl, geziyi sayarken ve okurken bile yoruldunuz değil mi? Evet biz de çok yorulduk.. Ama bu mutlu bir yorgunluk idi. Bu seyahatle ilgili notlarımı www.cevdetakcakoca.com sitemde anılar kısmında Avrupa seyahati, Yunanistan ve diğer seyahat başlıklı yazılarımda okumanızı tavsiye ediyorum.
Seyahate başlamadan önce, yemeklerin nerede yeneceğini sordum. Biz onları ayarladık dediler. Zaten herhangi bir aksilikte meşhur Amerikan sığır hamburgeri satan firma, yol boyu her yerde var. Orada gönül rahatlığı ile yeriz dediler.
Neyse, yollar yollar yollar. Fransa içlerindeyiz. Bazan trafik sıkışıklığı oluyor, yolu kaybediyoruz. Otelimize gece yarısı varıyoruz. Daha aman zaman demeden, tam uyuyamadan sabah erkenden yola çıkıyoruz.
Yoldaki benzin istasyonlarında yemek yemeye kalıyoruz. Aaaa, bir de ne göreyim. Şu meşhur Amerikan hamburger restoranında sığır, tavuk ve balık dışında domuz da olmaya başladı. Tabii aynı ızgarada pişirilince rahatsız olmaya başladık. Buna da bir çare bulduk. Ama o yolculukta İslami esaslara göre helal gıdanın önemini kesinlikle kavradık. Bu arada bir başka konuyu da anlatayım da gülelim. Meğer bizim yolları kaybetmemizin sebebi rehberimizmiş. Rehber, Rus sevgilisini gazeteye haber vermeden yolculukta yanına almış. Gündüz saatlerinde otele varırsak yakalanırız diye bizleri mahsus yan yollara yönlendiriyormuş. Sonunda Pariste foyası meydana çıktı. Rehberin uyanıklığına güldük. Çok sevimli ve bilgili bir adamdı. Ona kızamadık bile. İşte Türkün hoşgörüsü diyelim, geçelim.
Seyahatimizi gösteren bir de harita koyalım bu yazıya diyorum. Ne dersiniz?
Bu harita yazının devamında da faydalı olacak diye düşünüyorum.
Bu seyahatte bir başka şeyin farkına vardık. Türkiye’de herhangi bir restorana veya lokantaya girdiğinizde sıra beklemeden karnınızı doyurabiliyorsunuz. Yunanistan’da Türkiye’den biraz daha fazla bekliyorsunuz. İtalya’da bekleme süresi artıyor. Fransa’da ise beklemekten sonunda tırnaklarınızı yemeye başlıyorsunuz. Adamlar, turistsiniz diye size düşman gibi bakıyor ve muamele ediyorlar.
Aradan yıllar geçti.
Ailece İspanya’ya gidelim dedik. Bir bayram tatiline denk getirdik. Siz siz olun, sakın bayram tatilinde bu tip turlarla yola çıkmayın.
İspanya’da şehrin 25-30 km. dışında otellerde bize yer ayırmışlar. Akşamları otelde yemek yok. Bir şekilde geldiniz, yakında yerleşim yeri yok. Bir keresinde bir sanayi bölgesinin içindeki otelde kalıyoruz.
Buradaki rehberimiz de (Yahudi, Musevi) vatandaşlarımızdan biri idi. Çok çok hoşsohbet bir arkadaştı. 500 yıl önce Türkiye’ye gelen ailelerden imiş. İspanya hükümeti onlara vatandaşlık veriyor ama bırakın İspanyolca’yı tüm ispanya tarihi ile coğrafyası ile ilgili bir sınavdan geçiriyor da ondan sonra vatandaşlık veriyormuş. Sohbet, sohbet. Sonunda konu döndü dolaştı. Yahudilik ve Müslümanlık kurallarının benzerliğine, özellikle helal gıdaya geldi.
O vatandaşımız da Fransa ve İspanya’daki yemek yenen yerlerden şikayetçi idi. Akşamları bizim peşimize takılıyor. Hep beraber fast food restoranlarına gidiyoruz. Tam bir tavuklu hamburger ısmarlıyoruz. Arkadaş yanımıza yanaşıyor. Az önce o ızgarada domuzlu hamburger pişti. Nasıl yiyeceksiniz diyor. Biz aç aç bir başka restorana gidiyoruz. Birkaç km. yürüyüşten sonra bir restoran buluyor ve yemeğe başlıyoruz. Bakıyorum, arkadaşımız da biz ne yersek onu yiyor. Yahu arkadaş, sen bizimle gezme, biz günah işlersek işleriz. Ama sen müdahale edince aç kalıyoruz dedik ve epey güldük.
Son günlere geldik. Ama açlıktan zayıfladık haaa.
Eşimle gezerken, bir alış veriş merkezine girdik. Bir de baktık ki, burada Helal gıda reyonu var.
Nasıl sevendik size anlatamam. Elimizi kolumuzu alış veriş merkezinden helal gıdalarla doldurduk ve otelimize götürdük. Ondan sonra aç kalmadık. İspanyanın tapası mapası vız geldi bir daha bize.
Bir seferinde de Kübalı bir garson bize hizmet ediyordu. Neredensiniz Yunanlı mısınız diye sordu. Türküz deyince Atatürk dedi. Sevinçle el çırptı. Biz de Komandante Fidel ve Che dedik. Çocuk bizim Müslüman olduğumuzu da biliyordu ve siz hiç telaşlanmayın, getireceğim yiyecekler siz Müslümanlara ve Atatürkün çocuklarına göredir dedi. Bu da bizim için bir gurur vesilesi idi.
Helal gıda konusundan nerelere geldik görüyor musunuz?
Ama Helal gıda ve sertifikasının, akreditisyonunun sertifikasyonunun önemini de anlatabildik zannediyorum.