İFLAS HALİNDE ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI

Bursa, 23.Mart.2012

 

İFLAS HALİNDE ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI

 

                Son yıllarda, devletin iyi niyetle getirdiği “iflas ertelemesi” müessesesi maalesef bazı kimseler tarafından kötü niyetlerle kullanılır hale gelmişti. Neyse ki durumun farkına varan adalet teşkilatı, kötü niyetli olduğunu anladığı veya bu kanıya vardığı iflas ertelemesi taleplerini reddetmeye başlamıştır.

                Bu arada da bazı iflas ertelemesi talepleri sona erdirilmeye  ve yargıdan iflas kararları çıkmaya başlamıştır. İflas ertelemesi müessesesinin ilk yıllarında, konu tamamen yeni olduğu ve Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde düzenlenen “Şüpheli alacak karşılığı ayrılması” hükümlerine de uymadığı için maalesef bir çok firma şüpheli alacak karşılığı ayıramamıştır. İflas ertelemesi müessesesi çok kullanılmaya başlayınca , Maliye teşkilatınca yapılan açıklamalarla iflas ertelemesi halinde de şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına olanak sağlanmıştır.

                Ancak, daha önce  yani iflas ertelemesi müessesesinin ilk tatbik edildiği yıllarda şüpheli alacak karşılığı ayıramayan şirket, kurum ve müesseseler bu haklarını kaybetmiş ve çifte zarara uğramışlardır. Bugünlerde iflas ertelemesi yapmış olan bazı şirketlerin iflas kararları çıkmaya başlamıştır.

                Böylece yeni bir süreç başlamıştır. Borçlunun iflas etmesi halinde alacaklının durumu ve şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamaması tekrar gündeme gelmiştir.

               

İflas ve Şüpheli alacak karşılığı ayrılması :

                İcra İflas Kanunu hükümlerine göre , borçlunun iflas etmesi borcun ödenmeyeceği anlamına gelmez. İflas halinde, alacaklılar iflas masasına baş vurur, varsa iflas edenin varlıkları paraya çevrilir, elde edilen para alacaklılara dağıtılır. Böylece alacaklılar bir kısım alacaklarını tahsil imkanına kavuşur. Daha sonra da borçluya bir aciz vesikası verilir.

                Yani, iflas kararı sadece alacağın şüpheli hale geldiğini gösterir ve alacaklıya şüpheli alacak karşılığı ayırma imkanı sağlar, borçlunun iflas etmesi alacağın değersiz alacak haline geldiğini ve doğrudan gider yazılması gerektiğini  göstermez. Mahkeme , borçlunun herhangi bir ödeme yapamayacağına karar verirse o zaman alacak değersiz hale gelmiş sayılır ve şüpheli alacak karşılığı ve şüpheli alacaklar hesabından silinebilir.

               

Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın söz  konusu olması ve bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde bir ayrım yapılmaksızın ticari ve  zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla  dava ve icra safhasında bulunan bütün alacaklar için karşılık ayrılabileceği belirtilmiştir.

İflas halinde, alacaklının borçluyu dava etmesi veya icra yoluyla takip edebilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu bu takip yollarını kapatarak sadece iflas masasına kayıt olma hakkını verdiğinden, cebri icra ve külli tasfiye yolu olan iflas halinde bütün alacaklılar eşit şekilde işlem görmekte ve bu nedenle her bir alacaklının ayrı ayrı  icra takiplerine izin verilmemektedir. İflas bir icra yolu olup alacaklı yönünden normal icradaki gibi amaç, alacağı tahsil etmek olduğundan iflas masasına kaydı yaptırılan alacaklar icra safhasına intikal edilmiş sayılmaktadır. Bu nedenle borçlunun iflas etmesi halinde, diğer koşullar da sağlanıyorsa şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.

Bir daha tekrar etmek gerekirse ancak, karşılık alacağın masaya kaydının yapıldığı, başka deyişle icra safhasına intikal ettiği hesap döneminde ayrılmalıdır. İflas halinde  ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirilir

 

İflas ve şüpheli alacak karşılığı ayrılması şartları ve prosedürleri:

 

İflas ve iflas masasına kayıt prodedürlerini de kısaca açıklayalım.

İflas halinde alacağı başka bir yolla takibetmek mümkün değildir. Bu sebeple, kural olarak alacakların iflas masasına yazdırılması gerekir.

 İflas alacaklarının, adi tasfiye ilanından itibaren özellikle bir ay içinde masaya yazdırılması gerekir. Herhangi bir sebeple iflas konusu geç haber alınabilir, bu durumda, bu bir aylık süreden sonra da iflas masasına alacak yazdırılabilir.  İflas idaresi, sıra cetvelini düzenlerken, o ana kadar masaya yazdırılmış olan alacaklar hakkında (kabul veya red) şeklinde karar verir. Bu şekilde düzenlenen ve iflas dairesine verilen sıra cetvelinden sonra da, iflas kapanıncaya kadar masaya iflas alacağı yazdırılabilir.

İflas idaresi geç kalan alacaklının alacağını kabul ederse, sıra cetvelini ona göre değiştirir. Sıra cetvelinin değişik şeklini iflas dairesine vererek ilan eder, bu değişik sıra cetveline karşı da şikayet ve itiraz yollarına başvurulabilir.
Tabii her bir gecikme, her bir yeni alacak yazılması ve sıra cetveli düzenlenmesi, iflas tasfiyesinin sonuçlanmasını geciktirir. Çünkü Kanun, bir taraftan iflasın kapanmasına kadar masaya alacak yazdırılmasına müsaade ederken diğer taraftan da bunu bazı müeyyidelere tabi tutmuştur.

Konumuzla ilgili olarak iflas hükümlerini ancak bu kadar açıklıyoruz. İflas masasına kayıtla birlikte şüpheli alacaktan ve şüpheli alacak karşılığı ayırmaktan söz etmeye başlayabiliriz. Yukarıda açıklanan prosedüre uyan alacak şüpheli alacak haline gelmiş demektir. Çünkü karşılık ayırabilmenin temel koşullarından biri takipteki ciddiyettir. Basiretli bir işadamı gibi davranan her tacir; ticari ilişkilerinden doğan alacakları için de gerekli hassasiyeti ve ciddiyeti göstermek durumundadır.

Bu durumda alacaklı, borçlunun iflas ettiğini gerekçe göstererek, alacağını dava veya icra yoluyla takip edemediğini ileri süremez. Böyle bir iddiada bulunan kişinin alacağını iflas masasına bildirmesi gibi daha kolay bir yola başvurmama nedeni anlaşılamaz. Alacağın iflas masasına yazdırılmaması, o alacağın takip edilmediğini, o alacaktan vazgeçildiğini gösterir.

Şüpheli alacak için ancak alacak şüpheli hale geldiği yılda (iflas halinde iflas masasına yazdırıldığı zamanda) karşılık ayrılabilir.
Dolayısıyla iflas kapandıktan sonra geçmişe yönelik düzeltme de mümkün değildir.

 

                İflas ertelemesi müessesesinin uygulaması sonucu yargıdan çıkmaya başlayan iflas kararlarının dikkatle takip edilmesi gerekir. Süresi kaçırıldığı ve gerekli işlemler yapılmadığı takdirde, alacaklılar bir de şüpheli alacak karşılığı ayıramama durumu ile karşılaşabileceklerdir.

 

Cevdet Akçakoca

Yeminli Mali Müşavir