Bursa, 26.Şubat.2009
İPEKİŞ (Bir marka, gönülden sahiplenilen bir firma)
Geçen haftalarda gazetelere bir haber düştü. İpekiş, taşınıyor, alışveriş ve yaşam merkezi oluyor diye.
Derhal ama derhal , hem de istemeden bile anılara dalıverdim.
Çalışma hayatımın en güzel yılları, en verimli yılları, işçisi, memuru ve yöneticileri ile birlikte coşku ile istekle çalışılan, elbirliği yapılan bir firma. Ücret, herkes için ikinci planda idi. Parası bereketli idi. Çocuklarım İpekişin bereketli parası ile okudular, oradan emekli olduk. O emeklilik garantisi ile piyasaya atıldım ve Yeminli Mali Müşavirlik mesleğini 20 yıla yakındır devam ettiriyorum.
İpekiş , öyle tek yazı ile bitecek bir firma ve bir konu değil. Daha çook yazılar yazacağım.
Önce bazı genel bilgiler vereyim.
İpekiş 1900 lü yıllarda Bursada kurulan Seyri Sefain isimli bir şirketin sonradan Bursa Dokumacılık ve Trikotaj firması (İpekiş) olarak isminin değiştirilmesi ile ve İş Bankasının öncülüğünde sermayesinin 400.000 liraya çıkarılması ile Türk Ekonomi hayatına güçlü bir şekilde çıkmıştır.
Önce en enteresan olan konuyu bu arada belirteyim. 400.000 liralık sermaye 20 liralık hisse senetlerinden ibaret olup bu hisse senetleri de basılmıştır. Benim zamanımda bu hisse senetlerinin 1.400 liralık kısmı kayıptı. Aslında hisse senedi defterinde bazı kayıtlar vardı.
Bakın şimdi yeni Türk Ticaret Kanunu çıkmak üzere. Aslında Sayın Ünal Tekinalp in İpekiş örneğini de göz önüne alması gerekir. 1960 yılında o zamanki Türk Ticaret kanunu çıkarken eski hisse senetlerinin belli bir süre içinde yeni hisse senetleri ile değiştirilmesi şartı konmuştu. Bu şartı zamanında yerine getiremeyen işte bu 1.400 liralık hisse senedi sahipleri yani 70 kişi bütün haklarını kaybetmişlerdi.
Her yıl, bir bakarsınız emekli bir subayın torunları veya emekli bir bürokratın varisleri ellerinde 20 liralık hisse senedi ile gelirler ve bu hisse senedinin 1920/1930 lu yıllardan kaldığını, değerinin 15-20-30-50 altın gibi değerlerde olduğunu, o zamandan beri olan kar paylarının ödenmesini isterlerdi. Maalesef hiçbir olumlu cevap verme imkanım olmadığı için ne kadar üzülürdüm , tahmin etmelisiniz.
İşte bu İpekiş, fabrika temelleri 1925 yılında atılmış, Atatürk 1933 yılında İpekişi ziyaret etmiş, bu konuda ziyaret defterine güzel şeyler yazmıştır. İpekişin şimdiki sahipleri de gerek bu defteri ve gerekse Atanın yazısını özenle saklamaktadırlar.
Yine bilirmisiniz ki, O İpekiş fabrikasının içinde bir satış mağazası vardır. Mağazada da yine 1930 lu yıllardan bir kadın heykeli. Hikayesini fazla anlatmayayım. Heykeltıraş , kendini model olarak kullanmıştır denir. Gidin, mağazada bu heykeli de görün, o arada caaanım İpekiş kumaşlarını da görün.
Tabii benim zamanımdaki İpekiş kumaşlarından bahsediyorum. Şimdi nasıldır bilemiyorum. En fakir bir bayan bile İpekişten bir mantoluk, pardesülük, bir erkek bile paltoluk, gabardin alır ve bunları evinin en güzel köşesinde saklardı.
Hani bir zamanlar da Merinosun balıkhane denen köşesinde bekletilen kumaşlar gibi.
İpekiş aslında dünya çapında bir firma idi. Hatırlarım, 1980 li yıllarda Frankfurt tekstil fuarlarına gittiğimizde, eğer İpekiş’ten geldiğimi söylersem, ben ve beraber olduğum ekibi Fuara almıyorlardı. Ya kendi isimlerimizle veya başka firma isimleri ile fuara girebiliyorduk.
1970 li yıllarda İpekişin önünden geçerken, gerek halen mevcut idari binanın önünde kocaman göbekli bir adamı görürdük. Bu adam daha önce Sümerbank Genel Müdürlüğü de yapmış olan Ragıp Kulelioğlu idi. Muhasebe ve mali işler müdürü Nazif Ersoy idi.
1978 yılında bir gün meşhur Madaralı roman ödülünün kurucusu Fikret Madaralının ağabeyi Akif Madaralı ile karşılaştık.
-Cevdet oğlum ben İpekişte genel müdür muaviniyim, emekli oluyorum, gel, genel müdür de Barlas Sumer oldu. Sen de gelir, muhasebe müdürü olarak çalışır mısın?
Dedi ve İpekiş o zamanlar bizim için bir efsane idi. Ne demek çalışmak, koşa koşa giderdim.
Amma, bir de baktım ki İpekiş diye dıştan bir görünüş var, içi boşalmış. Üretim hemen hemen sıfır olmuş. Biz o günkü ekip bir elele verdik. Hemen yatırımlar , araştırmalar ve milyon metre üreten , yine Bursanın en büyük ilk 100 firması arasına giren Türkiyede ilk 500 firma arasına giren bir İpekiş oldu.
İpekiş maceralarını arada bir yazacağım, tabii siz okurlar sıkılmazsanız.
1980 li yılların sonlarında bir gün gazetelerde bir haber. İpekiş alışveriş merkezi ve otel olacak. Allah, Allah benim böyle bir şeyden haberim yok. Belediye Başkanı Sayın Ekrem Barışık, bir proje yarışması yaptırmış. İpekişin veya İş bankasının (sermayenin %100 ünün sahibi idi) haberi yok. Neyse, kendileri ile görüşmeye çalıştık, elimizdeki belgeleri gösterdik. Öyle belgeler vardı ki elimizde İpekişin yerine kimse bir çivi bile çakamazdı. Neticede o proje kadük oldu gitti. 1989 yılında da ben ve bizim ekipten birçok kişi İpekişten ayrıldı.
Yünlü sanayi çook enteresan ve zor bir sanayi koludur. Gelen ekip devlet dairesinden gelen bir ekipti ve 2 yıl sonra İpekişin korkunç zararlar ettiğini duyduk. Yine bir de duyduk ki İpekiş satılmış.
Ankaralı Tarman ailesi almış. İşte , burayı alışveriş merkezi yapacaklarmış falan gibi bir çok dedikodular dolaşmaya başladı.
Tarman kardeşleri tanıdım. İpekiş’i eski günlerine getirmek için bizim ekipten de yardım istediler. Gereğini yaptık. Hemen kara geçtiler. Üretim ve alım konularında bizden aldıkları yardımlardan sonra satış konusu zaten kendilerinin ihtisas alanı idi. O gün bugündür İpekiş aynı güzelliği ile çalışmaktadır. İhracat da yapmaktadır.
Şimdi, alışveriş merkezi olacakmış. Ne diyelim? Hayırlısı olsun diyoruz.
Ama biz arada bir İpekiş anılarımızı bu sütunlarda dile getireceğiz.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir