Barlas Sumerin o tarihlerdeki bir resmini burada paylaşıyorum.
Barlas Sumer, gerek Merinos'ta ve gerekse tekstil sanayiinde efsane olmuş bir isimdir. O tarihte İpekiş İş bankasının 0 sahibi olduğu bir şirketti. İş bankası İştirakler Müdürü Cevdet bey, müdür muavini Cemil bey idi. Onlarla da görüştükten sonra İpekişte çalışma kararım kesinleşti.
Ben başladığımda, Genel Müdür Barlas Sumer, Genel Müdür muavini Nabi Balkanlı, Fabrika müdürü Saruhan Megrel, Personel Müdürü Kamil İnançer, Dokuma şefi Ali Rıza Kılıç idi. Ben de muhasebe müdürü oldum.
İPEKİŞ İLK DEĞERLENDİRMELER VE İNCELEMELER
Ali Rıza beyden rica ettim. Bana fabrikayı gezdirmeye başladı. Dokumaya geldik. Çatının yarısı çökmüş ve o çöküntülerin üzerinden Ali Rıza bey atladı geçti. Sanki köprüden geçti gelin gibi. Bu ne dedim. Eee çöktü, peki niye yaptırmadınız dedim. Haber verdik yapılacak dedi. İş bankası bu fabrikayı gözden çıkarmış gibi geldi bana. Fakat Barlas beyle yeniden görüştüm. Cevdet, İnşallah, en kısa zamanda bu fabrikayı tekrar ayağa kaldıracağız, var mısın dedi. Tabii dedim.
Bu arada manevi babam rahmetli Sait Emin Bildirener geldi. Cevdet, sen pek sabırlı değilsin ama bak Barlas bey de senin gibi genç ve çok çalışkan bir insandır. El ele verirseniz çok şeyler yapacaksınız, ama sabırlı ol dedi. Tabii ki peki dedim.
Muhasebe servisini inceledim. Ne olduğunu pek anlamadığım bir muhasebe sistemi ve bir de daktilo büyüklüğünde bir muhasebe makinası vardı. Elemanlar, ağır çekimde çalışıyordu. Ama öyle veya böyle bir muhasebe sistemi ve muhasebe prensipleri vardı. Muhasebe şefi de Hasan Tahsin Turhan’dı. Hasan Tahsin Turhan, çok ama çok çalışkan bir insandı. İpekişin muhasebe sistemini ve maliyet muhasebesi sistemini de çok iyi biliyordu. Ancak, daha önce İpsanda bahsettiğim tipte bir insandı. Tahsili lise ikiden terk ise de değme üniversite mezununu cebinden çıkaracak bilgi ve maharete sahipti. Nasrettin Hoca gibi ilk konuşmamızı yaptım ve benimle çalışacaksa testiyi kırmadan su getirmesi gerektiğini baştan hatırlattım. Daha sonra senelerce el ele, gönül gönüle çok başarılı çalışmalar yaptık. Kendisine çalışmalarından dolayı her zaman teşekkür ediyorum.
MUHASEBE SERVİSİNDE İLK DÜZENLEMELER
Muhasebe servisinde ilk yaptığım çalışmalar, tek düzen hesap sistemine geçmek ve personelin nasıl çalışacağını öğretmek oldu. Her muhasebe personeli sol eli ile hesap makinesi kullanacak ve sağ eli ile de kalem tutacaktı. Böylece iş yapma hızı en az iki misli arttı. İstediğimiz her türlü rapor daha kısa zamanda elimize gelmeye başladı.
O tarihte Bursa’ya Nebim bilgisayar firması bir büro açmıştı. Bir gösteri yaptılar. Bütün anlattıklarına karşı çıkarak kendilerini basbayağı terlettim. Bursa bürosunun başına da Saim Uslu’yu getirdiler. Saim Uslu daha sonraları Yeşim tekstilde genel müdür muavini oldu ve oradan emekli oldu. Zannediyorum halen de sağdır. Benim ters tavırlarıma en az benim kadar ters tavırlarla karşılık veriyordu. Ama istediğimin de alasını yapıyordu.
İnanmayacaksınız ama, Saim Uslu’nun çalışması sonucunda, Fortran mühendislik bilgisayar lisanı ile yazılmış bir bilgisayar programı yapıldı. Muhasebe, iplik dairesi, boyahane, dokuma dairesi, apre dairesi, İstanbul, İzmir ve Ankara mağazaları bilgisayara bağlandı. 1.Ocak.1979 tarihinden itibaren de biz bilgisayarlı muhasebeye geçtik. Ayın 5 inde mizan çıkıyor, ayın onunda da maliyetler bitiyordu.
Tabii ki elimizdeki sonuçlarla her konuda çok çabuk ve kolay kararlar verebiliyorduk. O sene ciromuz 3 misli artmıştı. Tabii karlılık da füze gibi olmuştu.
FİRMANIN KISA TARİHÇESİ
Gelelim İpekişin tarihçesine:
İpekiş taa Osmanlı zamanında deniz taşımacılığı yapmak üzere kurulan bir şirketin devamı idi. Cumhuriyet kurulduktan sonra 1925 yılında bir yünlü fabrikası kurulmasına karar verilmiş ve İş Bankası ve Atatürkün önderliğinde İpekiş yünlü sanayii kurulmuştur. Daha sonraları İstanbulda, Ankarada tesisler kurulmuş, ikinci cihan harbinden sonra İpekli tesisleri kapatılarak sadece yünlü kumaş üretmek üzere Bursadaki İpekiş fabrikası çalışmaya devam etmiştir.
İpekiş fabrikası yerli yünleri de kullanarak strayhgarn denen kalın iplikleri ve battaniye ipliklerini yapıyor ve dünya çapında paltoluk, mantoluk kumaşlar yapıyordu. Bunları da çok pahalı fiyatlarla satabiliyordu. Her Bursalı kadının evinde en kıymetli kumaş İpekiş kumaşı idi. Strayhgarn kumaşlardan başka, Merinosun da yaptığı kamgarn yani daha ince iplikleri piyasadan satın alıyor ve bunlarla da erkek kumaşları yapıyordu. Bunlar da Merinos veya benzer fabrikaların birkaç misli fiyata satılabiliyordu.
İpekiş fabrikasının apresi benzer fabrikalardakilerden daha üstündü. 1925 ten beri yetişmiş ustaları ve oturmuş sistemleri vardı. Bunlar güzel tarafları .
Gelelim o tarihteki kötü taraflarına:
Yatırım için bir çok yeni fabrika binası yapılmış ama boş duruyor ve yatırım yapılmadığı için kiraya verilmişti. Ek binaları rahmetli Kemal Türkün yapmıştı. Yatırıma karar verdiğimizde her karışının tek tek bütün özelliklerini bize anlatmıştı. O zaman hafızasını ve çalışkanlığını bir daha takdir etmiştim. Bir insan kolay kolay Kemal Türkün olamıyor demiştim.
Boyahanede eski makineler ahşaptandı ve boyahane dairesinin ilk bir metreden sonrasını dumandan dolayı göremezdiniz. Sanki Hadesin cehennemine girmiş gibi oluyordunuz.
Strayhgarn iplik dairesinde 1940 lardan 1950 lerden kalma iplik makineleri vardı. Stephen Kingin romanlarında anlatılan bir korku filmindeki gibi giden gelen iplik makineleri ve onların peşinde koşan işçiler vardı.
Ambarlar ağzına kadar dolu ama neler var olduğu belli değildi. O ambarları tek tek dolaştım, saydırdım, 1930 lu yıllardan kalma ve halen kullanılabilecek çok kaliteli yünlü kumaş boya ve apre malzemeleri buldum, hem de tonlarca. Ambarda yine çok eski yıllardan kalma resimler, heykeller, tablolar buldum. Çıkardık ve kayıtlara aldık.
Satış mağazamıza gelince, 1930 40 lı yıllarda yapılmış yarı çıplak ve çok meşhur bir kadın heykeli de vardı. Bunlar ilk anılarımdı.
ÖZELLİKLE İPEKİŞİ ÇOK UZUN ANLATACAĞIM, BU YAZILANLARIN İPEKİŞ REKLAMI İLE DE BİR İLGİSİ YOKTUR. BEN VE İPEKİŞ PERSONELİ İPEKİŞTE GURUR DUYARAK ÇALIŞTIK. BUNU DA BELİRTMEK İSTERİM.
Atatürkün İpekiş'i ziyaretinde ziyaret defterindeki yazısı
1925 yılında İpekiş fabrikasının temel atma töreninden bir resim
İpekiş İdari binasından bir görünüm
https://www.ipekis.com.tr/hakkimizda/
İpekiş fabrikasının halen internetteki site adresi
İpekiş'in eski ve yeni hali
Cumhuriyet’in ilanından 2 yıl gibi kısa bir süre sonra Bursa bölgesi ipek böcekçiliği ve koza üretiminin değerlendirilmesi amacıyla Atatürk’ün talimatıyla kurulmuş olan İpekiş Fabrikası, bugün tekstil sektöründe 95 yılı geride bırakmış bulunmakta. 1 Ekim 1925 tarihinde temellerini Atatürk’ün kendi elleriyle attığı İpekiş Fabrikası; Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayiye öncülük eden ilk fabrikası olarak bilinmektedir. O dönemde anonim şirket yapısıyla kurulan İpekiş; aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin ilk ihracat yapan firması olma gururunu da yaşamaktadır.
İpekiş Mensucat A.Ş. yünlü sanayi alanında üretim, pazarlama ve satış faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir. 2012 yılında 25.000 m2 kapalı alanda kurulan yeni fabrikasında faaliyet göstermeye başlayan İpekiş Mensucat A.Ş., yeni yatırımlarıyla değerine değer katmaya devam ediyor. İpekiş’in, merkez ofisi ve pazarlama ofisi İstanbul’un Nişantaşı semtinde yer almaktadır.
“İnsana ve çevreye saygı” anlayışı ile çıktığımız yolda doğaya katkı sağlayarak üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Müşteri, kalite, trend ve tasarım odaklı ürünlerimiz ile en yeni teknoloji ve esnek üretim anlayışımızla modaya yön veriyoruz.
Modern tesislerimizde yıllık üretimimiz; 5 milyon dokuma, 9 milyon boya apre kapasitesi ile 0 yün, yün polyester, yün polyester lycra ve yün poliamid lycra ve yünlü karışımlı kumaşlar olmak üzere; polyester viskon, polyester viskon elastane, recycle(sürdürülebilir) polyester kumaşlardan oluşmaktadır.
İPEKİŞ TARİHİNDEN KARELER
Atanın İpekişi ziyaretinden bir kare
Atanın İpekişle ilgili bir resimdeki yazısı
LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA