Bursa: 24.01.2008
İPEKİŞTEN ANILAR VE MALİYE DENETİM KURULLARI
Erkeklerde askerlikten bahsedildiğinde bir çoğunu bir daha susturamazsınız. Beni ise askerlikten ve İpekiş’ten konuşmaya başlayınca imkanı yok susturamaz ve durduramazsınız.
İpekiş ile Maliye Denetim Kurulları arasında ilgi ne demeyin. Yazının sonuna doğru nasıl olsa anlatacağım.
Efendiiim, 1978 yılında Bursa’da meşhur İpekiş firmasına muhasebe müdürü olmuştum. O sıralarda, İpekişe girmeden önce şimdi çok büyük bir grup olan bir firmada hem ortak hem de muhasebe müdürü idim. Bir akşam, tesadüfen eve erken geldiğimde o zamanlar 3 (üç) yaşında olan oğlum “ben eve gelen baba istiyorum” demişti. Ben de şapkamı önüme alıp kara kara düşünmüştüm. Acaba çok zengin mi olayım, yoksa iyi bir aile hayatı yaşayan ve yaşatan aile reisi mi olayım diye. İyi bir aile hayatı ve aile reisliğine karar vererek İpekiş Mensucat T.A.Ş. ne geçmiştim.
İpekiş İş bankası tarafından 1925 yılında kurulmuş, yünlü sanayide bir efsane idi.
Başına da o tarihte şimdi rahmete kavuşmuş İzmirli Barlas Sumer yeni gelmişti ve beni de davet etmişlerdi. Barlas Sumer konusunda Türkiyenin en iyilerinden biri idi .
Kendisi ile çok rahat bir çalışma ortamı kurmuştuk. Ben okulda öğrendiğim her şeyi ama her şeyi orada tatbik edebilmiştim.
Düşünebiliyor musunuz?
1978 yılında Tek düzen hesap planına geçmiş ve 1979 yılında Tek düzen hesap planı ile muhasebeyi bilgisayarda yürütüyoruz. Maliyet muhasebesi, stok takibi, senet takibi, personel bordroları bilgisayarda yapılıyor. Günlük nakit bütçesi takip ediyoruz.
İşte öyle bir firma idi İpekiş.
İpekişe girdiğimizde 1940 lı 50 li yıllardan kalma makineler olduğunu gördük ve hemen bir yatırım programı hazırladık. İşbankalılar , yani patronlarımız da yatırıma müsaade ettiler ve hemen yenilemeye geçtik.
Arada olanlar bir tarafa , bu arada İpekiş Türkiyenin 500 büyük firmasından biri ve Bursanın da en büyük 10-15 firmasından biri. Yatırım halinde de , devamlı kontrol altında bir firma. Her yıl ya bir maliye müfettişi, ya bir hesap uzmanı , ya da bir gelirler kontrolorü gelir ve inceleme yapar. Teşekkür eder giderlerdi. İpekiş her şeyi açık olan, en ufak bir açığı olmayan düzgün bir firma idi. Gerek çalışan ve gerekse inceleyen için bir okul ve ekoldu.
O zamanlar gelen bu maliye denetim kurullarından elemanlar benim için de Şahin Bey, Nadir Bey, Şevki Bey vs. vs. idi. Meğer ben ne büyük hata yapıyormuşum Allahım. Onlara üstad demek gerekiyormuş. Ancak, ben bunu İpekişteki çalışmamda öğrenememişim, o arkadaşlar geliyorlardı. Birbirlerine üstad diyorlardı. Fakat , ben hiç ama hiç dikkat etmemiş ve o kurulların bu özelliğini öğrenmemişim.
Daha sonra Yeminli Mali Müşavir olduğum zaman Gelirler Kontrolorü olan bir çocukluk arkadaşım beni ikaz etti. “Cevdet, kurul üyesi olan arkadaşlara üstad denir”
Sen de bunu demelisin demişti.
Hayret, o zaman gelen denetim elemanları ne kadar iyi niyetli imiş veya İpekiş nasıl bir firma imiş ki bu ikazı yapmamışlar. O günkü denetim elemanları ile hala telefonla
Konuştuğumde derhal beni hatırlarlar ve o günleri anarız.
Yeminli Mali Müşavir olduktan sonra Maliye Bakanlığındaki bu kurulların önemini , kendi arasındaki acı ve tatlı rekabetlerini, yetkilerinin büyüklüğünü öğrenmiş oldum.
Açık söyleyeyim. Bazı konular hoşuma gitmedi.
Bir kere Maliye Bakanlığının bu kurulları her zaman eksik kadrolu.
Bu sebeple denetim fonksiyonlarını istenen ölçüde ve etkinlikte kullanamıyorlar. Denetim oranı Türkiyede %2 lerde.. Üstelik, çoğu zaman denetimler 4-5 sene sonra yapılıyor ve eğer denetlenenin bir hatası varsa, düpedüz firmayı kapatması gerekiyor.
İkinci olarak yine bir bakıyorsunuz, aynı sene içinde aynı firmaya bir Maliye Müfettişi, bir hesap uzmanı ve bir gelirler kontrolorü denetlemeye geldiği gibi, birkaç vergi denetmeni de gelebiliyor. Konular hemen hemen aynı oluyor ve bu kurulların etkinliğini azaltan bir başka etken de bu mükerrer denetim oluyor.
Gelelim denetim kurullarının üyelerine.
Kesinlikle hepsi de çok iyi yetiştirilmiş, lisan bilen ve çok çalışkan çocuklar. Konusunda hakikaten üstad oluyorlar. Görevleri esnasında gerek devletten ve gerekse dışarıdan hiç kimsenin müdahalesini , aracılığını kabul etmiyorlar. Hiçbir şekilde kimseye, ama kimseye taviz vermiyorlar.
20-25 yaş arasında bu kurullara alınıyorlar. Ağaç yaş iken eğilir misali , verilen eğitimle şimdiki tabirim affola , tornadan geçmişçesine aynı hareket tarzında, katı devletçi, hemen hemen hiçbir konuda eğim göstermeyen, ve veee mükellefi maalesef muhtemel vergi kaçakçısı olarak gören kişiler. Bu sebeple de yapılan raporlar, o güzel eğitim ve bilgilerine rağmen maalesef çok ta güzel olmuyor. Fiiliyatta vergi mahkemesinde , düzenlenen raporların %90 lardan fazla olan kısmı reddediliyor.
Aynı kurul üyeleri, kuruldan ayrılıp özel sektöre geçtiğinde kuruldaki sert tavırlarından vazgeçiyorlar ve piyasada çok iyi bir danışman veya Yeminli Mali müşavir oluyorlar. Yine kurulda kalan , kalabilen 40 yaş ve üstü kurul üyeleri , hem ülkesini, hem dünyayı çok iyi bilen ve gençlerin tersine çok yapıcı insanlar oluyorlar.
Başlangıçta kurul üyeleri arasındaki acı , tatlı rekabetten bahsetmiştim.
Yine , mükerrer denetimlerden bahsetmiştim. İşte bunları göz önüne aldığımızda şu kanaate varıyorum.
Ne lüzum var böyle ayrı ayrı isimlerde kurullara.
Devlet denetim kurulları neden bu şekilde ayrılmış.
Bu kurulların ayrı olması yerine birleştirilmesi acaba daha etkin bir denetim planlaması ve etkin denetim sonuçlarını sağlamaz mı?
Bence , Maliye denetleme kurullarının birleştirilmesi daha iyi olur. Ben kurullarda görev yapmamış dışarıdan bir gözlemci olarak bu kanaatteyim. Kurullardaki üstadlar bu konuda ne düşünür ? Merak ediyorum.
Bakın İpekiş bizi nerelere kadar getirdi. Bu arada sürç-ü lisan ettikse affola.
Yeminli Mali Müşavir
Cevdet Akçakoca