Kahramanlar ölmez, unutulmaz (Şehit Halil Akçiçek)
CEVDET AKÇAKOCA // YMM
Uzun zamandır mesleki konular dışında yazmıyorum. Neden derseniz, ben de bilmiyorum.
Kendime göre sebebim ne olabilir diye düşündüğümde, yıl sonunda çıkan ve hiç durmadan tekrar tekrar çıkan mesleki kararlar, enflasyon muhasebesi gibi mesleki mevzuatın sıkıştırması diyebilirim.
Bir arkadaşım ise buna tükenmişlik sendromu demişti. Yani siz yazarken çizerken birden bire yazamaz oluyormuşsunuz. İşte buna da yazı yazmakta tükenmişlik sendromu diyorlarmış. Ben gazeteci dostlarımın yalancısıyım.
Tekrar yazmaya, Kıbrıs barış harekatının 50 inci yıl dönümüne uygun bir yazı ile başlayayım dedim. 1974 Kıbrıs Barış harekatında bir arkadaşım, Tabib Üsteğmen Halil Akçicek, şehit oldu. Bir başka arkadaşım ise Jandarma Yüzbaşı Veysel Gani ağır yaralanmıştı. Her ikisi de şu anda öbür alemdeler, Allah onlara gani gani rahmet eylesin.
Gelelim Halil Akçiçek ile taa şehit olmasına kadar süren arkadaşlığımıza, vefatından sonra da hiçbir zaman unutmadık kendini.
1962-1963 yılları idi. O zaman ben henüz 17 yaşındayım ve Bahar mahallesinde oturuyoruz. Oradan Bursa Ticaret Lisesine kadar, çoğu zaman yayan gidiyoruz. Eğer cebimizde para varsa (5 veya 10 kuruş) o zaman belediye otobüsü ile Postaneye kadar gidiyor ve yine Postaneden Ticaret Lisesine yayan gidiyoruz.
Bir gün, otobüs durağında genç, yakışıklı, iyi giyinen biri ile karşılaştık. Bir iki gün içinde arkadaş olduk. İsmi Halil Akçiçek idi ve Erkek Lisesine gidiyordu. O da benim gibi Rusçuk doğumlu ve aynı yaşta idi. Babası baharatçılık yapıyordu. Çarşamba pazarında oturuyorlardı. O kadar iyi arkadaş olduk ki, her gün benim otobüse bindiğim durağa gelmeye başladı. Aslında bizim mahallede bir kıza platonik olarak aşık idi ve hiçbir zaman da tanışmak için bir adım da atmadı. Yani o kızla tanışamadı.
Öğretim yılı sonu geldi. Ben Ticaret Lisesini bitirdim ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine kaydoldum. Halil, Ankara tıp fakültesini kazanarak Askeri Tabib (Doktor) olmak üzere Ankara’ya okumaya gitti.
Okulu bitirdi, evlendi ve bir erkek, bir de kız çocuğu oldu.
O yıllar aynı zamanda, Kıbrıs'ta EOKA eliyle yaratılan zulüm yıllarıdır. Kanlı Noel ve Kıbrıs'ta ardı arkası kesilmeyen katliamlar bütün Türk dünyasını sarstığı gibi vatan aşkıyla kavrulan bütün Türk milletinin yüreklerini de derinden sızlatmaktadır. Üniversite öğrencileri nümayişte, nutuklar atılıyor, anavatan soykırıma marşlarla isyan bayrağı açıyor.
1974 yılında Kıbrıs’ta durum iyi değildi. Kıbrısta bir şekilde ihtilal oldu ve Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlılar, Kıbrısı kendi ellerine geçirmeye, ilhak etmeye çalıştılar. Türkiye o günkü liderlerle yani Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakanla, Kıbrısa çıkarma yapma kararı aldı. 20 Temmuz 1974 de başlayan Birinci Kıbrıs Barış harekatı Birleşmiş Milletlerin baskısı ile durduruldu.
Buna rağmen Türk ordusu tekrar harekat başlayabilir diye ilerlemeye ve tedbirler almaya devam etmektedir. Tabib Üsteğmen Halil Akçiçek de Kıbrısta, harekata katılmıştır.
.(Aşağıdaki ifadeleri ise bir başka şehitin sitesinden aldım) 8 Ağustos 1974. Hava puslu, düşman kalleş, yer gök kan kusuyor. Piyade Binbaşı Bünyamin Kasap, Tabip Üsteğmen Halil Akçiçek, Sağlık Başçavuş İ. Hakkı Gedik sınırdaki yaralıların ve hastaların durumunu yerinde görmek için cip ile yola çıkarlar. Ne yazık ki, bu yola çıkış onlar için uçmağ olacaktır.
"Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir." Yolda mayına basan cipin havaya uçmasıyla orada üç vatan yiğidini şehit veririz. Ve onlar şimdi Kıbrıs'taki Boğaz Şehitliğinde 79-80-81 numaralı cennet kapısında koyun koyuna yatmaktadırlar.
Kahraman Şehit Tabip Üsteğmenin şehit olduğu Siskilip bölgesine Akçiçek adı verilmiştir. İlk önceleri Lefkoşa'da bir hastaneye verilen adı şimdi Girne Dr. Akçiçek Hastanesi olarak yaşatılmaktadır. Lefkoşa'da Şehit Tabip Üsteğmen Halil Akçiçek kışlasına ve GATA Tıp Fakültesi içinde bin kişilik amfiye adı nakşedilmiştir.
***
Yukarıdaki ifadeleri aynen aldığım Dr. Tayfun Özdem'e çok teşekkür ediyorum. Hem askerî tıbbiyelinin vatan ve Türklük için ifade ettiği anlamı hatırlattığı için hem de topraklarımıza tapu senedi gibi Türklük mührü vuran şehidimizin hatırasına sahip çıktığı için…
Arkadaşım şehit Halil Akçiçek’in bir resmini paylaşıyorum.
Yıllar sonra Kıbrısa gittiğimde Şehitliğe de gittim ve Halilin ebedi istirahatgahına da uğradım. Okudum, okudum, okudum. Dua ettim.
Arkadaşım kardeşim Halil, sen ebedi istirahatgahındasın. Ama Türk milleti sana minnettardır. Yeni yeni Haliller yetişiyor bunu bilesin.