Bursa; 09.08.2018
Malthus teorisi, gıda krızi ve gıda yatırımı desteklenmesi
Son yazılarımda Türkiyede tohumculuk, İsrail tohumu efsanesi konularını işlemiştim. Tabii bunları işleme sebebim vardı. Bir kere ülkemiz, 800.000 km.2 ye yakın olan topraklarını tarım ve hayvancılıkta verimli olarak kullanamıyor. En az 300 ila 400.000 km.2 arasındaki toprağımızın verimli kullanılamadığını tahmin etmekteyim.
Verimli kullanamama sebeplerini şöyle düşünüyorum.
1.Terörden kullanılamayan topraklar
2. Miras ve bölünmeden dolayı küçülen topraklarda verimli tarım veya hayvancılık yapılamaması
3. Köylülüğün beğenilmemesi, köylerin boşalması ve köylülerin tarımla uğraşmak istememesi, hayvancılığı beğenmemesi gibi sebeplerdir.
Ayrıca gerek dünyada ve gerekse ülkemizde birdenbire gıda krizi ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (gdo) tohumlar gündeme geldi. Bu konular 18 inci yüzyılda Malthus teorisiyle dünya gündemine gelmişti.
Daha önce Malthus teorisini bir şekilde bir yazımda açıklamıştım. Teoriyi tekrar anlatayım ve Malthus teorisinin doğruluğunu nasıl test ettiğimi de yazımda belirteyim.
Malthus Teorisi
1766-1834 yılları arasında yaşamış olan Thomas Malthus çağında bir teori ortaya koymuştu. Bu teori Malthus teorisi ismi ile anılan bir nevi kıyamet teorisidir.
Teoriye göre Dünya nüfusu geometrik olarak yani 1-2-4-8-16-64... şeklinde artar.
Gıda üretimi ise matematiksel olarak yani 1-2-3-4-5-6.... şeklinde artar.
Dünya nüfusu 25 yılda bir ikiye katlanır. Sonuç olarak başlangıçta bir kişiye bir kg. yiyecek düşüyorsa 200 yıl sonra bu yiyecek 9 kg. olur, oysa bu yiyeceği paylaşacak kişi adedi 235 olacaktır.
Bu teori bugüne kadar geçerli olamamıştı. Çünkü, nüfus her ne kadar artıyorsa da hem yapılan devrimler, hem tarım sahalarının artışı, hem de gıda ürünlerinin genetiği ile oynanarak gıda üretimi artmıştı.
20 inci yüzyılın başında 1,6 milyar olan dünya nüfusu 21 inci yüzyılın başında 7 milyarı aşmıştır. Bu da Malthus teorisinin nüfusla ilgili kısmının fazlasıyla doğru olduğunu göstermektedir.
Malthus teorisinin doğruluğunu özellikle yaşadığımı belirtmek de isterim.
Ben, 40 yıldır Çarşamba pazarında kahveye gider ve tavla oynarım. Bazan çok iyi oynarım. Tavlayı da düz tavla olarak değil, hapis veya gülbahar olarak oynarım. Bu şekilde tavla oynayanlar da nadir bulunur.
Böyle bir oyuncu varsa, kahvedeki bir çok insan işini gücünü bırakır ve bu oyunu seyreder.
En büyük rakiplerimden biri, tesisatçılıktan emekli olmuş Mustafa idi.
Mustafa emekli oldu, evi var, 2 yetişkin çocuğu var ve tabii ki emekli maaşı yetmiyor. Ne yapsam, ne etsem diye kıvranıyor. Artık eski gücünde de olmadığı için tesisatçılık da yapamıyor.
Bir gün geldi ve Cevdet abi veya bey dedi. Ben bir inek aldım, onu besleyeceğim, sütünü de satacağım. Hemen aklıma Malthus teorisi geldi ve bunu anlattım.
Mustafa, son hızla bu işe kendini verdi ve bir sene sonra inek yavruladı iki tane oldu, iki sene sonra 4 tane oldu. Mustafa, 4 inekten aldığı sütü her gün kahveye getirmeye başladı. Millet kuyrukta. Ondan sonraki sene inekler 8 tane oldu, ertesi sene 16 tane ve bir sonraki sene de 32 tane inek oldu. Artık Mustafanın ineklerinin sütünün tamamı kahvede satılamamağa başladı, ihtiyaçtan fazla süt üretiyordu.
Sevgili rakibim, dostum Mustafanın gücü de azalıyordu. Maalesef, çocukları inek bakma işini ve süt işini de sevmiyorlardı. Onlar, kamyon veya kamyonet alıp nakliyecilik yapmak istiyorlardı. Mustafa, bütün inekleri sattı ve her iki oğluna da istedikleri kamyon ve kamyoneti satın aldı. Çocuklar mutlu , aile mutlu oldu.
Bizim Malthus teorisi canlılar açısından da ispat edilmiş oldu.
Sevgili Mustafa, ailenin geleceğini garantiye almış oldu ve veee maalesef bir gün kahveye geldim ki herkesin ağzını bıçak açmıyor. Ne oldu dedim, Mustafa bugün aniden öldü dediler, ertesi günü cenazesine gittik. Böyle de bir olay fiilen yaşadım, Mustafayı da hala unutamıyorum ve hala da onun gibi bir rakip de bulamadım.
Rahmetli Mustafa’nın hikayesi, Malthus teorisinin canlılarla ilgili kısmının geometrik artışın kesin bir ispatı idi. Hayvanlar, cinsine göre insan nüfusundan daha az veya çok çoğalır. İnsanlar, hayvancılığı gereği gibi yaparlarsa gıda krizini ertelemiş olurlar, ama bu Malthus teorisinin yanlışlığını göstermez.
Eğer böyle giderse, ileride insanları büyük bir gıda krizi beklemektedir. İnsanlar, bunun da tedbirlerini düşünmelidirler. Ülkemiz için bu kriz çok ama çok uzaktadır. Bizim bulunduğumuz bu topraklar verimli kullanıldığı takdirde rahat rahat 200 milyon insanı besleyebilecek durumdadır diye düşünürüm.
GDO
Gıda krizinin bir de tarımsal ayağı vardır. Malthus teorisinde tarımdaki artışlar her ne kadar aritmetik dizi ile ise de 300 yıldır yani bugüne kadar, insanlık büyük bir gıda krizi ile karşılaşmamıştır.
Neden derseniz?_ İnsanlık yapılan çalışmalarla, ekim alanlarını geliştirdiği gibi tarımsal ürünlerin tohumlarını ıslah etmiş, verimlerini artırmıştır ve de GDO denen bir takım genetiği değiştirilmiş organizmalar da kullanılmaya başlanmıştır.
GDO, Genetiği değiştirilmiş organizmalar cümleciğinin kısaltılmışı olan bir kavramdır. İnsanoğlu, gerek bitkiler ve gerekse canlıların organizmalarına müdahale etmeyi eskiden beri düşünmüştür. Bunun edebiyattaki örneği “Kaptan Moro’nun adası” isimli eserdir ve benzerleridir. Bilhassa gıda ürünleri, tahıl, hububat, meyve ve sebzelerde bitkilerin DNA’sı ile oynanmış ve bunların verimliliği artırılmıştır. Canlı organizmaların değiştirilmesini buraya almıyorum.
Son zamanlarda, GDO’ların iyi olmadığı, ülkeyi yabancılara bağlı hale getirdiği gibi fikirler ileri sürülmeye ve (gdo)’lardan vazgeçilmesi için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu arada bir çok ülke, Gdo dan vazgeçmeye veya (gdo)lu tohumları kullanmamak için çalışmalar yapmaya başlamıştır.
Ülkemiz
Son yıllarda gerek tohumda eksik üretim, dışa bağlılık ve gerekse doğuda üretimin durması ile gıda üretimi ülkemize yetmemeye başlamıştır. Önceki yazılarımda belirttiğim gibi Türkiye tohum üretiminde çok büyük adımlar atmış ve dünyada sayılı tohum üreticilerinden biri haline gelmeye başlamıştır.
İstenen sonuçlara varmakta zorlanmalar olduğu için devlet de gıda üretimini artırıcı tedbirler almaya başlamıştır.
Bunlardan biri de “Kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesidir.”
Bu çerçevede verilen destekleri sırasıyla açıklayalım.
Tarıma dayalı yatırımların desteklenmesi:
Bu konudaki 2017/22 sayılı son tebliğ 13,09.2017 tarih ve 30179 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Tebliğ, kırsal alanda ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak için, gerçek ve tüzel kişilerin ekonomik faaliyete yönelik yatırımların geliştirilmesi amacıyla yapılması gerekenlere ilişkin hususları kapsamaktadır.
Amaç MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; doğal kaynaklar ve çevrenin korunmasını dikkate alarak kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi entegrasyonunun sağlanması için küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, kırsal ekonomik altyapının güçlendirilmesi, tarımsal faaliyetler için geliştirilen yeni teknolojilerin üreticiler tarafından kullanımının yaygınlaştırılması, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması, kırsal toplumda yerel kalkınma kapasitesinin oluşturulmasına katkı sağlamak için yeni teknoloji içeren yatırımların desteklenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 1/1/2016-31/12/2020 tarihleri arasında, kırsal alanda ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak, tarım ve tarım dışı istihdamı geliştirmek, gelirleri artırmak ve farklılaştırmak için kadın ve genç girişimciler öncelikli olmak üzere gerçek ve tüzel kişilerin ekonomik faaliyetlere yönelik yatırımlar için yapılacak hibe ödemelerine ilişkin hususları kapsar. Tebliğ konusuTarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar: Büyükbaş, küçükbaş, hindi ve kaz yetiştiriciliği, su ürünleri ve kültür mantarı üretimine yönelik sabit yatırım tesislerini, Tarımsal ürün ise : Tütün hariç tüm bitkisel ürünleri, hayvansal ürünleri ve su ürünlerini, ifade eder. Yatırım konuları MADDE 8 – (1) Ekonomik yatırım konularında; a) Tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni tesislerin yapımı, b) Tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik mevcut faal olan veya olmayan tesislerin kapasite artırımı ve/veya teknoloji yenilenmesi, c) Tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik kısmen yapılmış yatırımların tamamlanması, ç) Yenilenebilir enerji kaynakları kullanan yeni seraların yapımı, d) Bu Tebliğ kapsamında bulunan konularla ilgili tarımsal faaliyetlere yönelik yapılmış tesisler ile bu Tebliğ kapsamında yapılacak tesislerde, ayrıca üç dekardan küçük olmaması şartıyla örtü altı kayıt sistemine kayıtlı mevcut modern seralarda kullanılmak üzere; yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal ve biyogazdan ısı ve/veya elektrik üreten tesisler ile güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten tesislerin yapımı, e) Tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar, f) Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, hibe desteği kapsamında değerlendirilir. (2) Kırsal ekonomik altyapı yatırım konularında; a) Kırsal turizm yatırımları, b) Çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, c) El sanatları ve katma değerli ürünler, ç) Bilişim sistemleri ve eğitimi, hibe desteği kapsamında değerlendirilir. Bu konulardaki yatırımların hangi şartlarla yapılacağı konusu tebliğde detaylı olarak işlenmiştir. . Uygulama illerinin yatırım konuları MADDE 9 – (1) Program çerçevesinde Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hatay, Isparta, Mersin, Kars, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Nevşehir, Ordu, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Aksaray, Karaman, Ardahan illerinde; a) Yaş meyve sebze tasnif, paketleme ve depolama yatırımları hariç bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, b) Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması konusunda sadece ham derinin işlenmesi ve günlük en fazla 20 baş hayvan kesim kapasiteli mezbaha, c) Soğuk hava deposu, ç) Çelik silo, d) Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, e) Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera, f) Yenilenebilir enerji üretim tesisleri, g) Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları. (2) Adana, Adıyaman, Antalya, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Muğla, Niğde, Rize, Sakarya, Siirt, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis, Osmaniye ve Düzce illerinde ise; a) Bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, b) Hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, c) Su ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, ç) Soğuk hava deposu, d) Çelik silo, e) Hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, f) Yenilenebilir enerji kullanan yeni sera, g) Yenilenebilir enerji üretim tesisleri, ğ) Tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar, h) Kırsal ekonomik alt yapı yatırım konularından; kırsal turizm, çiftlik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, el sanatları ve katma değerli ürünler, bilişim sistemleri ve eğitimi yatırımları, hibe desteği kapsamında değerlendirilir. Ekonomik yatırımlar için başvuru sahiplerinde aranacak özellikler de tebliğin 11. İnci maddesinde detaylı olarak açıklanmıştır.
|
2018 yılının bugünlerinde yeni tarım desteklerinden bahsedilmekte olup 150 milyarlık bir destek söz konusudur.
Bana göre, sadece parasal desteklerin dışında, tarım ve hayvancılık konularında yapılacak yatırımların , yatırım yerlerinin ve şartlarının çok detaylı olarak düzenlenmesi, sayılması ve yakından takip edilmesi gerekmektedir.