Bursa, 01.Mart.2012
ŞAHADET CAMİİ-HÜNKAR MAHFİLİ VE KDV İADESİ
Bu hafta biraz tarihin sayfalarında dolaşsak nasıl olur acaba?
1. Sultan – Cami ve içki hikayesi
Bursa’daki Ulucami’nin gerek inşaatı ve gerekse inşaatdan sonra iç süslemeleri, yazıları ile ilgili Karagözle Hacivattan Emir Sultana, Yıldırım Beyazıta kadar bir çok hikaye anlatılır. Bunlardan en meşhuru, Yıldırım Beyazıtın içki hikayesidir. Yıldırım Beyazıt’ın damadı ise Emir Sultandır. Sultan Yıldırım Beyazıt Ulu caminin inşaatı bitince Emir Sutan Hazretlerine "camii nasıl oldu?,bir eksiğimiz var mı acaba?"diye sorar. Emir Sultan da "Camii çok güzel oldu sultanım ama meyhanesi eksik kalmış."diye cevap verir. Bu sözlerin tabii ki bir sebebi bulunmaktadır. Yıldırım Beyazıt, caminin yapıldığı tarihlerde içki içme alışkanlığında imiş. Ancak, damadı da olsa, Seyyidlerden de olsa Yıldırım Beyazıt gibi birine böyle bir gerçeği hatırlatmak öyle kolay bir iş değildir. Padişah çok şaşırmış ve "Nasıl böyle birşey söylersin,hiç camiiye içki sokulur mu? Bunun ne kadar günah olduğunu sen benden daha iyi bilirsin. Diye cevap verir. İstediği dersi vermek üzere olan Emir Sultan cevap vermiş hemen.. "sultanım sen insanın yaptığı mabete içki sokmaya günah diyorsun da, Yaradanın yarattığı en güzel şeylerden biri olan bu vücuda içkiyi nasıl sokarsın”
2. Sultan – Hünkar Mahfili ve Şahadet Camii
Bu hikayemiz de yine Bursa’dan. Yine Sultanlar ve Camilerle ilgili.
Kaynaklarda bildirilen rivayetlere göre, Murad Hüdavendigâr cemaatle birlikte namaz kılmadığı için, Bursa kadısı Sultan Murad Hüdavendiger’ın mahkemede şahitlik yapmasını kabul etmemiştir. Kadı” Çünkü, demiştir, ben senin cemaatle namaz kıldığını görmedim, görmüyorum, cemaatle namaz kılmayanın şahitliği kabul edilmez, ben de sen ister Sultan ol, ister sıradan bir insan senin şahitliğini kabul edemem” der.
Bunun üzerine Murad Hüdavendigar, şimdiki orduevinin yerinde olan sarayının karşısında bir cami yaptırmıştır. Camiyi bu kadar yakına, hemen saray kapısının karşısına yaptırmakla kalmamış, içinde Hünkar Mahfili denen ve daha sonraki camilerde de bulunan bir yenilik yapmıştır. Hünkar mahfili denen yerde padişahlar namaz kılmaya başlamıştır. Böylece, kadının kabul etmediği şahitliğinin kabul edilmesini sağlamış, camiye Şahadet camii ismi verilerek bu konu dünya aleme ilan edilmiştir.
Bundan sonra köşemizde tarihi hikayeler, felsefi ve tasafvufi hikayelerle okuyucularıma hitap etmeyi ciddi olarak düşünmekteyim. Eee, ne yapayım kardeşim, bazı konularda yanlışları belirttiğimiz zaman vatan hainliğinden, ülkeyi geri götürmeye kadar bir çok konuda suçlanmaktayız.
Ciddi ciddi dinden bahsettiğimizde, hele hele 28 Şubat döneminde 28 şubata karşı çıktığımızda arkadaşlar arasında irticacılık ve talibanı desteklemekle suçlanmıştık.
Bugünlerde kendi konumuzla, yani Yeminli Mali Müşavirlik, ticaret kanununa göre denetçilik veya katma değer vergisi iadesinde aksaklıklardan bahsetmek isterdim ama;
a. Yeminli mali müşavirlikten bahsettik mi bir çok kimse, bir eliniz yağda, bir eliniz balda, sizin ne şikayetiniz olabilir ki demektedir. Onlara bir gün Demokles’in kılıcını anlatırım. (Nitekim ben de başımın üstündeki dolapta hatırlatma için bir kılıç bulunduruyorum.)
b. Ticaret kanununa göre denetçilikten bahsetseeem, vay efendim siz zaten bu konuda garantidesiniz, yaşadınız deniyor, oysa yeni ticaret kanunundaki denetçilerin nasıl bir ateşten gömlek giyeceklerini kimse düşünmüyor.
c. Maliye’nin katma değer vergisindeki iade sistemi ve incelemelerin, alış faturasının 3-4 kademe altına kadar indirilmesi sisteminin hala oturmaması ve bu sebepten olan gecikmeleri anlatsak, Maliyedeki arkadaşlar küsecek ve kızacaklar.
Yukarıda dediğimiz gibi en iyisi biz tarih, coğrafya, vatandaşlık bilgisi, tasavvuf hikayeleri yazalım. Hem tarihi hakikatleri öğrenir, hem de hep beraber eğleniriz. Ne dersiniz?
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir