Geçen gün, Bahar mahallesi ile ilgili yazımdan sonra okurlarımdan birinden bir yazı aldım. O yazıyı aynen paylaşacağım. Ama kendimi, Suriyeli ve sığınmacılar konusunda birkaç yazı yazmak zorunda hissettim. Yazanın ismi hariç tamamını paylaşıyorum.
"Cevdet Bey merhabalar,
İsmim ………..
Bursa Bahar Mahallesinde doğup yetişmiş biri olarak (Kamil Sarıaydın İlkokulu ile Çınar Lisesi mezunuyum) şuan İstanbul’da ………. Müfettişi (meslekte 8. Yılım ) olarak görev yapıyorum. Hem meslek büyüğümüz olmanız hem de geçmiş tarihli yazılarınızda da bahsettiğiniz üzere demiryolu altında yetiştiğiniz için mahalleden büyüğümüz olmanız dolayısıyla yazılarınızı düzenli olarak takip etmeye gayret ediyorum. 04. 08.2022 tarihli Demiryolu altı yazınızı okuyunca da bu maili yazma ihtiyacı hissettim. Öncelikle yanlış anlamadıysam Pazar pazarından aşağıda inerken köşesinde şuan kuaför cemalin dükkanının bulunduğu sokakta yetişmişsiniz.
Bende iki üç alt sokakta Hüsnü Piliçer Camisinin olduğu Asmadalı sokakta doğup büyüdüm ve 2020 yılına kadar da aynı sokakta ikamet ettim. Ailemin, akrabalarımın ve arkadaşlarımın orada olması nedeniyle halen mahalle ile bağlarımı sıkı şekilde sürdürmekteyim.
Dolayısıyla demiryolu altında yetişmenin avantaj ve dezavantajlarının da bizzat yaşamış biri olarak bu maili yazıyorum. Çok kısaca mahallem ile ilgili olarak sevdiğim birkaç hususu sizinle paylaşmak istiyorum. Her ne kadar her geçen yıl bu özelliğini
kaybetmeye devam etse de halen Bursa da mahalle kültürünün yaşandığı bir ortamda büyüme şansına sahip oldum. Bizler de gençler olarak bu kültürü mümkün olduğunca devam ettirebilmek adına gayret gösteriyoruz.
Örneğin yaklaşık 5 yıldır her ramazan ayında sokağımızda eskiden oturanlar dahil sokak iftarı organize ediyoruz. (son iftarımıza ait resimleri de mail ekinde gönderiyorum )
İkinci olarak Demiryolu altında yetişen her çocuk gibi, steril bir ortamda büyümediğimiz için hayatın gerçekleri ile erken yaşta tanışma fırsatımız oldu.
Üçüncü olarak ise mahallede kurduğum dostlukların samimiyetini sayabilirim.
Bu maili yazma amacım çocukluğumuzu gençliğimizi geçirdiğimiz mahallemizin geleceğine ilişkin endişelerimizdir. Sizin de bildiğiniz üzere mahallemiz balkan muhaciri kökenli ailelerin yoğun olduğu bir mahalledir. Son yıllarda ve özellikle de son iki yılda aşırı şekilde Suriye kökenli sığınmacılar demiryolu altının bütün mahallerine olduğu gibi bahar mahallesine de yerleşmektedir.
Bu durumun ülkemiz de yaşanan gelişmeler ile birlikte doğal olduğu düşünülebilir fakat durumun geldiği nokta itibari ile mahalle kültürel anlamda evrim geçirmekte hızla sığınmacıların gettosuna dönüşmektedir.
Örneğin balık pazarının yan sokağı eski tavuk pazarına girdiğinizde sokakta motor tamircisi ile küçük bir kahve dışında neredeyse yerlilere ait dükkan kalmadığını, tabelaların arapça olduğunu görebilirsiniz. Keza Pazar pazarından Hüsnü Piliçer camisine doğru inmeye başladığınızda da değişimi tabelalardan, geçmişleri, sabıkaları kim oldukları bilinmeyen fakat gruplar halinde dükkan önünde oturanlardan fark edebilirsiniz. Doğduğunuz (Cevdet Akçakocanın notu. O Sokakta doğmadım, ama orada büyüdüm.) sokağın fotoğrafını çektiğiniz yerden pazar pazarına çıkana kadar en az 5 dükkan yabancılarındır. Yerlilere ait boşalan her dükkanı da yabancılar kiralamaktadır.
Önceleri insanımız gece yarıları dahil heykelden veya kent meydanından aşağıya doğru mahallemizden geçerek Başaran’a, Gülbahçe’ye Selamet mahallesine güvenle yürüyebilirken son yaşananlardan sonra kim olduğunu bilmedikleri gruplar halinde gezen sakallı tiplerin rahatsız edici bakışları altında yürümekten çekinmektedirler.
Bütün bunlara karşın önlem alınması yerine ise sığınmacıların yerleşmesi teşvik edilmektedir. Şöyle ki Bursa’da belli mahallelere (Örneğin: Santral Garaj, Doğanbey, İntizam, Hoca Hasan, Kiremitçi ) sığınmacıların yerleşmeleri yasaklanmıştır. Fakat hemen yanı başlarında ki demiryolu altındaki mahalleler bu kapsamda değildir.
Mahallelerimizde ki kira oranlarının diğer bölgelere nazaran uygunluğu düşünüldüğünde sığınmacıların akın edeceği yeni bölgenin burası olduğunu tahmin etmek güç değildir. Özetle Şehrin göbeğinde “Çarşamba” gibi bir getto ortaya çıkmışken hemen altında bizzat devlet eliyle ikinci bir getto yaratılmak istenmektedir. Bu durum gerçekleştiğinde tıpkı Çarşamba da olduğu gibi insanımız mahallesinden kopmak durumunda kalacaktır.
Sonuç olarak gecekondu mahallesi olmasının ötesinde Bursa’nın emekçi kesimini barındıran, Bursaspor’un taraftar kitlesinin ana kaynağını oluşturan, içerisinde sizin gibi Bursa’ya iz bırakmış büyüklerimizin yetiştiği, ailelerimizin yaşadığı Bursa’nın iklimini yansıtan mahallemiz hakkında endişelerimize katıldığınız takdirde yazılarınızda zaman zaman yer vermenizi talep ediyoruz. Tabi ki mahallemizin sorunları bunlarla sınırlı değildir fakat daha fazla uzatıp sizi rahatsız etmek istemiyorum.
Sağlıklı ve mutlu yıllar diler saygılarımı sunarım."
Sözleri ile ve aşağıdaki resimle yazı bitmektedir.