Bursa, 22.Ekim.2013
TURİZM KENTİ BURSA VE OTELLERİ
BTSO yeni yönetimi öyle görünüyor ki, çalışmalarına çok hızlı başladı. Mutad ziyaretlerin ardından, hemen hemen her konuda araştırmalar yapıyor, toplantılar ve seminerler düzenliyor. Bir takım çözümler üretmeye çalışıyor.
BTSO tarafından Kurban bayramından önce Turizm kenti Bursa konulu bir panel düzenlendi. İbrahim Burkay, Hüseyin Özdilek, Başaran Ulusoy, Faik Çelik ve Hüseyin Durmaz bu panelin konuşmacıları idi.
Panelistlere baktığımızda, bunların daha çok otel sahipleri olduğunu görüyoruz. Bir başka özellikleri de Hüseyin Özdilek hariç, turizm konusunda yeni yatırımcılar olduğunu farkediyoruz. Yine bir başka özelliklerini ele aldığımızda aslında sanayici kimliklerinin öne çıktığı da açıkça görülmektedir.
Son zamanlarda, özellikle esen kongre turizmi rüzgarından sonra gerek bu panele katılan turizm yatırımcısı iş adamları ve gerekse bir çok sanayici turizme, turizmin özel bir kolu olan otelciliğe soyunmaktadırlar.
Değerli okuyucularım ve özellikle yatırımcı, sanayici iş adamlarınn, benim de fikirlerimi ukalalık saymayarak göz önüne almalarını diliyorum.
Bursa’da özellikle,
a. Merinos Atatürk Kongre ve kültür merkezinin açılması,
b. şehirdeki hanlar bölgesinin düzenlemeleri,
c. çift katlı turist otobüslerinin devreye girmesi ile
Bursa’nın Ortaçağ İslam Coğrafyasının veya Osmanlı Başkenti kimliğinin ortaya çıkacağını, örnek olarak Avrupa’da Hristiyan Ortaçağ şehri olan Prag’a bir rakip olabileceğini düşünmüş ve yazmıştım. Tabii, bu konseptin tam olarak ortaya çıkması halinde Bursa’nın 5 (beş) milyon civarında yabancı turist ağırlayabileceğini, bu sebeple lüks ve 5 yıldızlı otellere ihtiyaç olduğunu savunmuştum.
Bu fikirleri savunduğum zaman, Bursa’daki oteller daha çok sanayicilerin misafirlerini ağırlayan oteller halinde idi ve ihtiyacı karşılıyordu.
Bundan önceki vali zamanında Bursa’nın unutulmuş bir özelliği daha hayata geçirildi. Yani Termal Şehir Bursa.
Böylece sanayi kenti, turizm kenti, tarım kenti ve sağlık kenti, termal kent Bursa gündeme geldi. Tabii böyle dörtbaşı mamur bir şehir, kesinlikle çok turist ağırlayacak bir şehir olmalıydı. Çok turist geldiği takdirde neye ihtiyaç var. Otele, peki zengin turist gelirse lüks ve 5 yıldızlı bir çok otele ihtiyaç doğacaktı.
Yukarıda belirttiğimiz gelişmeleri gözönüne alan bir çok sanayici 5 yıldızlı otel yatırımı yapmaya başladı. Pırıl pırıl, güzel güzel bir çok otel ardı ardına açıldı. Ancak, oteller açılıyor ama gelen ulusal ve uluslararası kongre yok, Bursa’nın dünyaya Ortaçağ Osmanlı Başkenti özelliğinin tanıtılması için çalışmalar yok. Ayrıca, Bursa’nın modern çağın yani 21. Yüzyılın sanayi ve tekstil başkenti, sağlık kenti olduğu konusunda da dünyada bir tanıtım yok.
Gerek acenteler ve gerekse oteller, yatırımlarını yapmış, kapılarını açmış, müşteri bekliyorlar. İstenen sayıda müşteri gelmeyince de, fiyatları düşürerek, hizmet kalitesi ile oynayarak zarar etmeye devam ediyorlar. (Veya ben öyle zannediyorum, birbirlerine karşı da fiyat düşürerek haksız rekabet yapıyorlar veya yapmıyorlarsa en kısa zamanda yapmaya başlayacaklardır.)
Acaba nerede ne hatalar yapıyorlar dersiniz? Gelin bu konuyu açalım.
Otelcilikteki hatalar:
- Bir kere, açılan bu kadar otel için yeterli eleman var mı?
- Otellerde yetişmiş personel olmadığı takdirde müşteri kaybeder.
- Sanayici otel işletemez. Otelcilik mantığı ile sanayicilik mantığı bir birine terstir.
- Görüyoruz ki , bazı sanayiciler, otellerini bizzat işletmek istemektedirler. Bu tip otel sahipleri, Bursa’da önceki yıllarda yaşananları da göz önüne alarak otelleri için ya işletmeci bulmalılar veya işlerine karışmayacağı müdür dahil tecrübeli otel personeline işletmeyi teslim etmelidirler. Tabii sıkı kontrol şartıyla.
- Bilindiği gibi 1980 lerden sonra Özal’ın turizm hamlesi ile Türkiye’de turizm ve otelcilik öne çıkan bir sektör olmuştur. Bugün Türkiye 30-40 milyon arası turist çeken bir ülke haline gelmiştir. Geçmiş 30 yıla baktığımızda gördüğümüz bir başka gerçek daha bulunmaktadır.
- Oteli inşa edenler, kendi işletmeye kalktıkları zaman çok büyük zararlar etmekte ve otellerini satmak zorunda kalmaktadırlar. Yani buradaki gerçek: OTELİ İNŞA EDENLER VEYA OTEL SAHİPLERİ AYRI, OTEL İŞLETİCİLERİ AYRIDIR.
- Ülkemizde ortaklık denen ticaret şekli maalesef çok zordur. Ne yazık ki biz Türkler ortak iş yürütmeyi bilemiyoruz. Ama, Bursa’da yapılan otellerin çalışabilmesi için Bursa markasının ortaya çıkması, kongre turizminin ulusal ve uluslararası olarak Bursa’ya getirilmesi şarttır.
- Otelcilerin çok güzel bir derneği var. SKAL kulübü. Bu kulüp üyelerinin bir araya gelerek meydana getirecekleri bir fonu kullanmalarını ve Bursa markasını öne çıkaracak çalışmalar yapmasını teklif ediyorum.
- Otellerin doluluk oranları en kısa zamanda artmazsa, yapılmakta olan bu pırıl pırıl otellerin kalitesinin hızla bozulduğunu, zararlarının çok yükseleceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Yeni otel personeli konusunda başıma gelen bir olayı anlatayım da , işin ciddiyeti biraz daha anlaşılsın.
Yeni yapılan 5 yıldızlı dev otellerden birine gittim. Uzun bir beklemeden sonra arabam alındı. Oteldeki toplantıya katıldık. Bu arada toplantının nerede yapıldığını öğrenmek basbayağı bir problem oldu. Toplantı bitti. Çıkıyoruz.
Otelden nasıl çıkılır. Önce kapının yanına gidersiniz, ya döner kapıdan veya yanındaki kapıdan çıkarsınız. Ben döner kapıdan değil, diğer kapıdan çıkmayı tercih ettim. Fakat, baktım kapı duvar. Açılmıyor. Arkamdan bir ses. Döner kapıdan çıkacaksınız, siz galiba bu tip otele hiç gelmediniz demez mi? Geri döndüm. Şu dışarıdan alınan güvenlik personelinden biri. Bana böyle bir otelde hangi kapının nasıl çalışacağını öğretmeye çalışıyor ve bir güzel de ders vererek benim cehaletimi yüzüme vuruyor. Ne diyeyim.
Acaba cahil ben miyim, yoksa böyle bir otelde kim olursa olsun müşteriye nasıl hareket edileceğini bilen personel almayan otel sahibi sanayici veya aldığı yönetici mi? Ne dersiniz?
Bursa otelciliği konusunda yazmak istediklerim bu kadar. İnşallah otel sahipleri bu kısacık yazımdan benim istediğim sonucu çıkarırlar.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir