Bursa; 26.08.2010
Vergide Zamanaşımı
Evinizdesiniz, yıllar önce emekli olmuşsunuz. Yaşınız 80 olmuş. Çoluk çocuk torunun ısrarı ile 15 yıl önce yaş 65 deyince işyerinizi kapatmışsınız. Artık bir yandan namaz, niyaz, gezme, tozma, dinlenme ve öte yandan şeker, kalp, akciğer, tansiyon, gut gibi hastalıklarla uğraşıyorsunuz.
O sabah ta kalkmış, torunlarla oynamış, güneşli güzel bir günde inşallah yağmur, rüzgar olmaz, romatizmalarım da tutmaz derken…..
Kapı çalınıyor, postacı sarı bir zarf elinde, sizi aradığını söylüyor. Elindeki zarf ödeme emri, veya vergi tebliğ zarfı. İmzalıyorsunuz, bu arada vergilerinizi zamanında ödemişsiniz. Bu ne ki diyorsunuz.
Titreyen, 80 yılı geçirmiş ellerinizle zarfı açıyorsunuz vee.. Aman Allahım acaba yanlış mı görüyorum derken tansiyonunuz yükseliyor. Hemen oracıktaki bir sandalyeye oturuyor, torunlardan su istiyorsunuz. Bu arada içeriden felçli, yatalak eşiniz merak içinde ne olduğunu soruyor.
Biraz kendinize gelince bir daha, gelen evrakı inceliyorsunuz. İşi bıraktığınız 15 yıl önceki döneme ait ödenmemiş bir vergi borcunuz olduğu ve takdir komisyonu kararı ve gecikme zamları ile 50.000 liraya ulaştığı, şu kadar gün içinde ödenmediği takdirde icraya verileceğiniz ve banka hesaplarınıza el konulacağı yazıyor.
Aradan 15 yıl geçmiş, elinizde ödemeyi ispat edecek bir evrak yok. Öte yandan Vergi Usul Kanununa göre 5 yıllık, Türk Ticaret Kanununa göre 10 yıllık zaman aşımı geçmiş, böyle bir şey olamaz diye vergi dairesine gidiyorsunuz. Bulunduğunuz ilde tanınan bir kimsesiniz, fakat Vergi Dairesi sizi bulamadığı için Takdir Komisyonu kararı ile, işi bıraktığınız halde vergilendirmiş, evinizi bulamamış, gazete ilanı yapmış, ha bu arada “siz arada bir vergi dairesine gelip bu vergiyi ödememiş ama bazen 1.-(bir) bazan 2.-(iki) lira borcunuza mahsuben ödemişsiniz.”
Yok böyle bir şey, ben ödemedim deseniz de oradaki memur, aman amca dosyada ödediğinize dair evrak var diyor.
Nasıl kapkara bir senaryo değil mi? Ama bir çok kimsenin başına gelen gerçek bir olay bu.
Neden, niçin, nasıl ve hangi sebeplerle bu olaylar meydana geliyor ve çıkış yolu nedir?
Vergi Usul Kanununa göre vergiyi doğuran olayı izleyen yılbaşından itibaren (5) yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğruyor.
Yani 2000 yılında hesaplanan verginin en geç 2005 yılı sonuna kadar tarh edilmesi gerekir. Süre geçilirse vergi mükelleften istenemez.
Ancak takdir komisyonuna sevkedilirse zaman aşımı süresi uzamakta idi. Böylece, takdir komisyonları zaman aşımını uzatmak üzere kullanılır olmuştu. Bir de vergi aslı kadar gecikme faizi ödenmek zorunda kalınıyordu.
Anayasa mahkemesi; 8.Ocak.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan E.2006/124 K.2009/146 sayılı 15.10.2009 tarihli kararı ile takdir komisyonunda bekleme süresi ile ilgili maddeyi iptal etmiştir. 6 ay içinde iptal edilen maddenin mecliste yeniden düzenlenmesi gerekiyordu.
Bu iptal kararına uyan yüce meclis yeni bir düzenleme yaptı. Yapılan düzenlemeye göre;
a) Takdir komisyonunda geçen süre zaman aşımını durdurur.
b) Ancak sadece bir (1) yıl süre ile durdurur.
c) Sonra yine zaman aşımı işler.
Söz konusu yeni düzenleme 01.08.2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6009 sayılı torba kanun denen kanunun 8. maddesi ile yapılmıştır.
Sonuç olarak;
a) 8.Temmuz.2010 ile 01.Ağustos.2010 tarihi arasında kanunun yayımı geciktiğinden
- Bu sürede ilgili madde iptal edilmiştir. Tarh ve tahakkuk edilmiş ve takdir komisyonuna sevkedilmiş olarak hesaplanan vergiler iptal edilmiştir. Mahkemeye başvuran davayı kazanır vergi ve cezaları ödemez.
Bu yüzden 80 yaşındaki mükellefimiz üzülmesin, torunlarını sevmeye devam etsin.
b) Yine 6009 sayılı kanunla 213 sayılı V.U.K. na geçici 28. inci madde eklenmiştir. Eklenen maddeye göre 01.01.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevkedilmiş olup komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31.12.2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar. Bu hüküm V.U.K. 374. üncü maddede yer alan ceza kesmede zaman aşımı açısından da uygulanır.
Bu düzenlemeye göre vergi istenirse vergi mahkemesine başvurulduğunda dava kazanılır, diyelim ve yazımızı, dolayısıyla kara senaryoyu da sonlandıralım.